1.GÜN; EQUISHEIM-COLMAR-STRASBOURG
Basel’de indikten sonra kiraladığımız araba ile ilk durağımız Colmar yolu üzerinde minik bir köy olan Equisheim oldu.Burası Fransa’ya bağlı bir köy ve Basel’e 64 km mesafede.Basel’in kuzeyinde kalan köy,şarapları ile meşhur.2013 yılında bu köy ”Favori Fransız Köyü” seçilmiş.Tarihi çok eskiye dayanan bu köyün etrafına 11.yy’da bir kale inşaa edilmiş.
Köyde pek çok otel bulunmaktadır.Ayrıca şirin pastaneler,seramik satan dükkanlar,leylek desenli örtüler ve bir çok hediyelik eşya satan dükkan var.Köyün gelir kaynağı turizm ve bağcılık.Evler kesinlikle Hansel ve Gratel’in şekerden yapılma evleri gibi.Köyün içinde güzel bir kilise var 1220 yılında inşaa edilmiş.Fotograf çektirdiğimiz ev ”Le Pigeonnier” yani Güvercin Evi.Bu ev de tarihi ve 15.yy dan kalma bir bina.Köyde biraz daha dolaşarak fotograf çektik.Küçük bir pastaneden makaronlar alarak colmar’a doğru yola devam ettik.
COLMAR
Fransa’nın doğusunda ve Equisheim’e sadece 8 km mesafede.Evler önceki köyde gördüğümüz mimari yapıda.Rengarenk ve camlarından çiçekler sarkıyor.Küçük Venedik diye adlandırılan bir alan var.Evlerin arasından kanallar geçiyor ve gondollarla da gezilebiliyor.Colmar’ın eski ve turistik kısmına geçmeden önce hemen girişteki kilisenin çevresinde bir kaç cafe var.Onlardan birinde çayımızı içtik.Ardından yarım saat sürecek bir kanal gezisi yaptık.
Buranın bir özelliği de Amerika’daki özgürlük heykelinin yaratıcısı heykeltraş Frederic Aguste Bartholdi burada doğmuş.Bölgenin Alsas Şarabı meşhur.Colmar ,tarih boyunca pek çok savaşta İsveç,Alman ve Fransız ordulaır tarafından alınmış.En son 1945 yılında Fransız kontrolüne geçmiş ancak bunca savaşlara rağmen tarihi yapılarını koruyarak tarihe meydan okuyabilmiş.Kanal gezimizin ardından hediyelik eşya satan mağazalarda biraz dolandık.Sonrasında şehrin yeni tarafına geçerek marketten su,meyve vs..bir şeyler aldık.Karnımız acıkmaya başlamıştı.Geceleme Strasbourg’da olacaktı.Yani 80 km yolumuz vardı.Bu nedenle toparlanıp yola çıktık.
STRASBOURG
Vardığımızda karanlık olmuştu.Otelimiz Best West otellerinden biriydi.Ancak odalar bayağı küçüktü.Valizimizi açacak yer bulamadık desek abartmış olmayız.Çantalarımızı bıraktığımız gibi yemek yemek üzere dışarı çıktık.Otel zaten merkezdeydi.Çıkar çıkmaz güzel bir steak house bulduk.Adı ”Angus Steak House”Bu restorantı tavsiye ediyorum.Sonuçta damak zevklerimizdeki farklılığa rağmen dördümüz de çok beğendik.İyi pişmiş birer bonfile,salata,patates kızartması ve içecek 100 euro civarında bir hesap ödedik.
Gecenin tatlı serinliği,şehrin güzelliği ve yediğimiz yemeğin lezzeti ile mutlu bir uykuya dalmak üzere otelimize yürüdük..
İkinci gün için lütfen tıklayınız
Bunlarda İlginizi Çekebilir
Son Yorumlar