Bugünkü planımız Montjuic Tepesine çıkmak ,Poble Espanyol ‘u dolaşmak,Font Magica,Museu Nacional Art ,Placa Espanya,Barselona Arenası gibi yerleri görmek üzere batı tarafa gitmekti.Ayrıca Parc Joan Miro’yada gidecektik.Hop On Hop Of’lara binmiş olsaydık kırmızı hattın Port Vell’den sonraki kısmı yani:)
MONTJUIC TEPESİ ve KALESİ
Burası aynı zamanda Miro müzesine de ev sahipliği yapan yer.Ama biz müzeyi gezmedik.Finüküler ve teleferik ikilisi ile rahatça çıkılabiliyor.Ben internette böyle araştırdığım için bizimkileri de böyle yönlendirdim.Önce Catalunya Meydanından metroya bindik ve parallel duragında indik.Ama şansımıza finiküler çalışmıyordu.Bizde B Bus isimli special bus’a bindik.Zaten tabelalar metrodan iner inmez sizi bu otobüse yönlendirecek.Otobüs geldi ve bununla Montjuic tepesine çıktık.Burada yazın daha güzel keyfi çıkacak park ve bahçeler var.Normalde buradan teleferik ile Montjuic Kalesine çıkmamız gerekiyordu ama ama o da çalışmadığı için 150 numaralı otobüsü bekledik.Teleferiğin çalışmıyor oluşu çocukların bayağı keyfini kaçırdı.Çünkü böyle şeylere biniyor olmak onlar için ekstra eğlence demek.10 -15 dakika bekledikten sonra otobüs geldi ve kalenin önüne kadar çıktık.Kaleye girmek için Efe ve Ela’dan ücret alınmıyor biz ise 5 euro kişi başı ödeyerek bilet aldık.Kaleyi gezdik.Bol bol manzara fotografı çektik.Ardından aynı numaralı otobüs ile Poble Espanyol’un önünde indik.
POBLE ESPANYOL
Köy 1929 yılında tasarlanmış.Bir fuarda kullanılmak üzere 116 değişik mimari tarzdaki binayı tek bir alanda toplamak üzere yapılmış.İspanya’nın köylerinden örnekler var.Mimari özellikleri yansıtılmış.Sonuçta suni yapılmış bir yer ama Katalan kültürünü görmek açısından gezilebilir.ayrıca içerisinde hediyelik eşya alabileceğiniz yerler,meydanı,meydanın çevresinde restorantları,cam atölyeleri vs.var.Burası muhtemelen yazın çok kalabalıktır.Biz gezdiğimizde sakindi.Buna rağmen çocuklar sıkılmadan dolaştı.Kuşları kovaladılar,camdan çeşitli hayvanların yapıldığı atölyede meraklı dakikalar geçirdiler.Camın fırında yüksek ısıda eritilerek anında atlara,kedilere,kaplumbağalara dönmesini uzun süre sıkılmadan izlediler.Burada beğendiğiniz cam eşyaları hemen çıkışta satın alabiliyorsunuz.Ela ,Park Güell’den bir kaplumbağa almıştı ama otele gelinceye kadar bir bacağı kırılınca buradaki cam hayvanlara yanaşmadı:)
PLACA D’ESPANYA ,FONT MAGICA,ART MUSEUM,ARENA
Bir kahve içmek için oturduğumuz meydanında ise çocuklar pizza ve spagetti yediler.Ardından yürüyerek Placa d’Espanya ‘ya vardık.Buraya geldiğinizde tarihi 2 kule sizi karşılayacak. Kulenin arkasında Arena.Burada eskiden boğa güreşleri yapılıyormuş ancak şimdi sadece Madrid’de boğa güreşi düzenleniyormuş.Meydanın ve tarihi kapıların yapıldığı bu yerde eskiden ortaçağ döneminde idamların yapıldığını okudum.Kapıların önündeyken arkanızda bütün ihtişamı ile Font Magica ‘yı göreceksiniz.Biz gördüğümüzde kışın unutulmuş yalnızlığı onu da sarmıştı.Çeşmenin suyu boşaltılmış ve çevresi kapatılmıştı.Oysa yazın fotograflarından gördüğüm ve okuduğum kadarı ile akşam 7 den sonra her yarım saatte bir klasik müzik eşliğinde ışık ve su gösterilerine sahne oluyormuş.Çeşmenin arkasındaki büyük merdivenleri tırmanmayı göze alıp Catalunya Sanat Müzesine çıktık.Bahçeleri ve binanın güzelliği yaptığımız tırmanışa değdi.Ama müze maalesef ptesi günü kapalıydı ve gezemedik.Biz de meydanın o noktadan görünümünü fotograflayarak biraz da dinlenip yeniden aşağıya yani kapıların bulunduğu meydana indik.Arena’nın üst katına çıktık.Oradaki cafelerden birinde oturup dinlendik.Ayrıca Arena’nın tepesinden Joan Miro’nun eserinin sergilendiği parkı da gördük.
7 PORTES REST.
Bu akşam, tatil için Barselona’yı seçen bir arkadaşımız ve ailesi ile yemek yiyecektik.İstanbul’da araştırma yaparken Vedat Milör’ün bir yazısında Barselona’da tavsiye ettiği bir restorant okumuştum.Şehrin turistik olmayan bir noktasında olduğu için yerli halkın gittiği,fiyatları da bu yüzden oldukça uygun bir yer tavsiye etmişti.Barca Del Pescator.Onlarla akşam 6 da restorantta buluşmak üzere sözleşmiştik.Metro ile neredeyse önüne kadar gittik.İndiğimizde baktık ki saat 20.00 ‘ye kadar kapalı.Aslında bu da internette yazıyor ama dikkatimi çekmemiş.Barselona’da saat 16.00 ve 20.00 arası genelde çogu restorant akşam yemeğine hazırlık için kapanıyor.Buranın kapalı olduğunu haber vermek için arkadaşlarımızı aradık ama onların da kızı rahatsızlandığı için gelemeyeceklerini haber veren bir mesaj atmışlar.
Biz de biraz yürüdükten sonra yeniden metroya binerek sahile geldik.Burada 7 Portes Restorant isimli bir yerde yemeğimizi yedik.Burayı da tesadüfen seçmedik.Ateş’in ablası daha önce denemiş ve bize tavsiye etti.Son derece şık,temiz ve lezzetli bir yerdi.Biz iki kişilik deniz mahsüllü paella söyledik.Bir de onların geleneksel bir başlangıç yemeği olan sanırım yumurta ve una bulanarak kızartılmış pırasaydı (tam adı cors de carxofa farcides amb escamarlans) yedik.Çukulata ağırlıklı bir tatlı söyledik.Burası 170 yıllık bir restorant.7 kapısı olduğu için ismi böyle.Paellası ile ünlü ve ününü de gerçekten hakediyor.
Yemek sonrası Barselona’da olmanın verdiği coşku ile oğlumla poz verdik ve sokaklarda şarkı söyleyip koşarak otelimizin yolunu tuttuk.Restorantı ve menüsünü incelemek isterseniz www.7portes.com
Barselona’da 4.gün için tıklayın,
Bunlarda İlginizi Çekebilir
Son Yorumlar