Sabah günlük rutinlerimizi yaklaşık 2 saatte tamamladık.kalkış,el-yüz yıkama,tuvalet,dişler,giyinme,bütün bu işleri çocukların da yapmasının takibi,yatakların ve odaların toplanması,teknenin havalandırılması,kahvaltının ve sofranın hazırlanması,sonra hepsinin toplanması,tekne dış temizliği,çöplerin en yakın çöpe götürülmesi..işte size 2 saat..Yola çıktık.Varış noktamız umarım güzel bir yerdir.Louhans.Oraya varmaya çalışırken yol üzerinde bir de Branges adlı kasabayı göreceğiz.
Branges’e vardık.Soğuk ve yağmur ile birlikte bisikletleri indirdik.İndiğimiz yer Le Boat’ın marinasıydı.Teknemizi oraya bağladık.Kasabayı gezmek üzere bisikletleri indirdik.Çevreyi dolaştık.Evlerin bahçesinde trambolinler,salıncaklar vardı ama hepsi boştu.Hatta kasaba bomboştu.Biraz sonra karşımıza çıkan okul sayesinde bu sessizliğin sebebini öğrenmiş olduk.Okulun yanındaki kilisenin bahçesi çocuklarını almaya gelen anne babaların arabaları ile doluydu.Okul dağılıyordu.10 dakika içinde hepsi dağıldı ve biraz önceki canlılık ve cıvıltılar yerini yine terk edilmiş bir sessizliğe bıraktı.
Kiliseyi gezdik.Teknemize yola koyulduk.Dönerken bir fırından baget aldık.Tıkalı lavabomuzu açmak için bir pompa almamız gerekiyordu.Bunun için meydandaki mini markete girdik.Ama pompa yoktu.Onun yerine lavabo çözücü olduğunu anladığımız kimyasal bir sıvı aldık.Teknede bunu kullandım ama pek bir işe yaradığını söyleyemeyeceğim.Louhans’a gitmek üzere kasabadan ayrıldık.İki yerleşim birbirine yakındı.Vardığımızda şiddetli bir yağmur başladı.O kadar keyifli yağıyordu ki bir süre yağmuru izledik.Çocuklar acıkmıştı.Dünden kalan eti küçük küçük doğradım.Soğan ve sarımsak eşliğinde kavurdum.İçine bolca domates sos kattım.Salata eşliğinde ,dışarıda yağan yağmuru izleyerek yemeğimizi yedik.Sıcak ve yumuşacık bagetleri yemeğin sosuna banarak yedik.Yağmur azaldı.Bisikletleri indirdik.Kasabanın merkezini bulmadan önce karşımıza çıkan bir markete pompa sorduk ama yoktu.Merkeze ulaştığımızda birden inanılmaz keyiflendik.Çünkü arnavut kaldırımı caddenin her iki yanı şirin dükkanlar ile dolu bir merkezdi.Tüm dükkanlar da açıktı.Üstelik kaldırımın üzeri kapalı olduğu için yapmur yagsa bile rahat rahat dolaşabiliyorduk.
Bisikletleri yanımızda yürüterek dükkanları dolaştık.Çocuklara iki kutu balıkyağı aldık.Bir spor mağazasından Efe’ye ve Ateş’e çok güzel bir spor ayakkabılar aldık.Ela’ya ise çok istediği peluş bir oyuncak.Oyuncak hayvanın kulakları ve gözleri parlak olduğu için adını Parıldak koyduk.Bana küpe ve kolye,Ela’ya kalem kutu.Bir sürü ıvır zıvır ama hepimizi mutlu etmeye yetti.Güzel bir şarküterinin önüne geldiğimizde Ateş dayanamayarak kendisine canının çektiği ,lezzetli bir kaç çeşit peynir, füme et ve ördek de aldı.Pompa alacağımız yeri de bulunca keyfimiz tam oldu.Tabi bu işe en çok ben mutlu oldum.Tekneye varır varmaz pompayı kullandım.Lavabonun deliklerinden kibrit çöpü bile çıktı.Güneş açtı.Güverteye masa kurduk.Çok aç değildik ama Ateş’in kendisi için aldığı mezelik yiyecekler ve bizim seçtiğimiz armutlu tart ile güzel bir sofra oldu.Yemek bitip sofrayı da kaldırdıktan sonra çocukları yıkadık.Özellikle bizim odanın banyosu kaloriferi de tam randımanlı yandığı için hamama dönüşmüştü.Kızı yıkadım.Kat kat giydirdim.Herkes yıkanınca kahvelermizi koydum.Çocuklara da süt.Ve haydi bakalım piştiyeeeee!!!
(yazının devamı için tıklayınız)
Bunlarda İlginizi Çekebilir
Son Yorumlar