Bugün Ela’nın canı evdeki gibi sarısı patlamamış yumurta çekti.Önce Catalunya meydanındaki Zurich Cafe’ye geldik ama orada yumurta yoktu.Onların tarifi ile La Rambla’dan biraz daha aşağı yürüdüğümüzde karşımıza çıkan Nuria Cafe’ye geldik.Burada Ela günlerdir özlemini çektiği yumurtasına kavuştu.Sıkı bir kahvaltının ardından Tibidabo’ya gitmek üzere yola çıktık.
TIBIDABO DAĞI
Burası şehrin en yüksek noktası.Zaten şehir içinde nereye giderseniz gidin Tibidabo’yu görmek için kafanızı şöyle bir kaldırıp bakınmanız yeterli. Dağın zirvesinde bütün ihtişamlı görüntüsü ile Temple de Sagrat Cor Kilisesi sizi karşılıyor.Kilisenin tepesinde dev bir İsa heykeli mevcut.Asansör ve yürüyerek İsa heykelinin yanına kadar çıkabiliyorsunuz.Asansör için sanırım 2 euro ödedik.Yazımın ilk kısmında belirttiğim gibi Barselona’da hangi yüksek noktaya çıkıp manzara seyretmek isterseniz önce bilet almanız gerek:)Tibidabo dağında Barselona’nın en eski lunaparkı da bulunmaktadır.Tabiki şubat ayında kapalı.Ama o kadar yüksek bir noktada dönme dolaba binmek yada roller coster ile aşağı süzülmek muhtemelen çok eğlencelidir.
Gelelim Catalunya meydanından Tibidabo’ya nasıl ulaştığımıza.Meydandan bindiğimiz metro aktarma vs olmaksızın direkt Tibidabo durağına kadar gidiyor.Normalde indiğiniz yerden teleferik ile dağa çıkmamız gerekirken kış olması nedeni ile çalışmıyordu.Bunun üzerine bir otobüse bindik.Otobüs ise dağa çıkan finikülerin dibine kadar bizi götürdü.Oradan bir taksiye bindik ve 22 -23 euro gibi bir para ödeyerek zirveye ulaştık.Aslında otobüs vs de bekleyebilirdik.Fakat hava çok soğuk olunca biz de beklemek istemedik.Bu soğukta o zirve çıktığımıza değdi mi?Gerçekten doğruyu söylemek isterim ki değdi.Yaz olsaydı berrak bir hava da Port Vell’e kadar net bir şekilde tüm şehri görebilirdik ve o lunaparkta da eğlenebilirdik.Bunu yapamadık belki ama öncelikle zirvedeki kilise ,bazelika ve zirveden aşağı baktığımızda gördüğümüz o sisli,puslu manzara filmlerden çıkmış gibiydi.Rüzgar arkamızdan öyle şiddetle itiyordu ki Ela’yı zor tuttum.Asansör ile en yukarı çıktık.İndiğimiz avludan sonra İsa’ya çıkış merdiven ile.Minareye tırmanırcasına dar bir silindir taş içinde döne döne yukarı çıkılıyor ama rüzgarı gayet net hissedebiliyorsunuz.Fotografları çektim ve o puslu görünüm içinde karemi renklendiren lunaparkı biraz seyrettim.İnsana her zaman neşe ve eğlence çağrıştıran lunapark, hüzün,terk edilmişlik ,yalnızlık gibi duygular taşıyan karelerime konu oldu bu sefer.Hediyelik eşya satan minik bir dükkanda iki kişi vardı ve içeride elektrik sobası ile ısınıyorlardı bizde dükkana girerek çocuklarla orada biraz ısındık.O sırada Ateş dışarıda otobüsü takip ediyordu.Derken minibüs kadar küçük bir otobüs geldi.Koşa koşa bindik.Bu arada biz kiliseyi gezerken dışarıda bıraktığımız bebek arabamız ,yağmur başlayınca ıslanmış ve oturulamaz hale gelmişti.Ama insanın tatilde bu tür aksilikler hiç canını sıkmıyor..Hızla otobüse koştuk.Otobüsten indiğimiz yer finikülerdi.Buradan finikülere binerek metro bağlantısına kadar geldik.Ardından metro ile ver elini Camp Nau..
CAMP NAU
Efe için heycan verici saatler başlıyordu.Ateş ve Efe pazar günü lig maçını izlemeye gittikleri için yolu biliyorlardı.Metro ile yanına kadar geldik.Metrodan indikten sonra biraz yürümemiz gerekiyordu.Ama öyle şiddetli bir yağmur başladı ki yürümek imkansızdı.stadyum aslında bir kaç yüz metre ileride bize bakıyordu ama yağmur yürütecek cinsten değildi.Taksiye binmek de o yol için çok kısa bir mesafeydi.Oradaki bir mahelle pub’ına sığındık.Peçetelerle biraz kurulandık.Isındık.Yağmurun şiddetini yitirmesini bekledik.Sonra Ateş mesafeye falan aldırış etmeden taksi çevirdi.Çünkü giriş kapısı için belki çevresini yürümemiz gerekecekti.Biletleri aldık ve turumuza başladık.
Önce müze kısmını gezdik.Barselona’nın yıllardır müzesine taşıdığı kupaları gördük.Ardından soyunma odaları,misafir takım için dinlenme odaları,stadyuma indikleri koridor ve koridordaki minik dua odası,stadyum da teknik ekibin ,yedek oyuncuların oturduğu yerler,basın tribünü bu arada tur sırasında farklı noktalarda fotograflar çekiliyordu.Photoshoplar ile Messi yada tüm takım ile bir arada,kupa kaldırırken yada şut çekerken fotograflarınız hazırlanabiliyor.Turun sonunda önemli maçlarda atılan golleri gösteren,yan yana konmuş dev ekranlarda ve sanki stadyumdaymış hissini veren alkış ,tezahurat sesleri arasında videoyu izledik.Tur sanırım 2 saat sürdü.Benim futbol ile fazla bir ilgim olmamasına rağmen sıkılmadan dolaştım.
Artık iyice acıkmıştık.Ateş’in bir arkadaşının önerdiği tapasçıya gitmeye karar verdik.Burası da turistik bölgenin dışında,istediğini seçip yediğin ve sonrasında çubukların sayılarak hesabı ödediğin ,lezzet açısından tavsiye edilmiş bir yerdi.Ama bir taraftan da saat 16.00-20.00 kuralına takılırmıyız diye de tereddüt ederek gittik.
MAITEA
Restorantı apple haritaya girerek kolayca bulduk.Veee açıktı !!!! Burası Carrer de Mallorca üzerinde.Aslında merkezden çok da uzakta değil.Soğuk tapasların arasından ne bulduysak seçtik.İçerde bir tv ekranında menüde bulunan yemeklerin resmi dönüyor.Oradan gözümüze kestirdiklerimizi de söyledik.Bizim tereyağında karides güvecimize benzeyen bir şey yedik çok güzeldi.Zaten o taze domatesli yumuşacık ekmekleri zeytinyağına batırarak yemek bile keyifli.Ardından dondurmalı browni söyledik.Bu browni o kadar lezzetliydi ki Efe ile kendisine,” bugüne kadar yediğimiz en lezzetli browni” ünvanı verdik.Cevizli tarçınlı bu dondurmanın altı ceviz,şeker ve kurabiye parçacıkları yatağı ile süslenmişti.Yemeğimize çok uygun bir hesap ödeyerek metroya binip otelimizin yolunu tuttuk.www.maitea.es
LOS TARANTOS
Metrodan meydanda inip su almak üzere Carrefour’a uğradık.o arada Ateş bir sigara molası vermek için bizden ayrıldı.Markette baktım çocukların enerjileri yüksek ve odaya gidip uyumaya niyetleri yok.Hadi sizi Flamenko gösterisine götüreyim dedim.Tabiki evet dediler:).Ateş’i aradım.Planı söyledim.O da,”- siz gidin ben de odada kalıp kitap okuyayım” diyerek bizim bu fikrimize atladı:)
Gösteri 8.30 da başlıyordu ve yarım saat sürüyordu.La Rambla Caddesinin üzerinde sol tarafta Plaça Reial diye bir meydan var.Bu meydan gerçekten hoş bir yer.Büyük palmiye ağaçları var,kare şeklinde bir alan ve dört tarafında da güzel restorantlar bulunuyor.Los Tarantos minik bir yer.Gösterinin yarım saat olması bizim kesinlikle işimize geldi.Hem sıkılana kadar bitecekti hem de uykuları gelmeden önce odamızda olabilecektik.Hemen biletleri aldık.10 euro kişi başı ve Ela’dan ücret almadılar.Önce biraz müzik ardından bir erkek ve bayan harika bir dans yaptılar..Sonra 5-10 dakika yine canlı müzik ve ardından aynı ikili bir dans daha ve bitti….Tadı damağınızda kalarak keyifle ayrılabileceğiniz bir gösteri..Çocuklarda çok sevdiler..www.flamencotickets.com
4.günümüz de böyle tempolu ve eğlenceli bir şekilde bitti.
Barselona’da 5.gün için tıklayın,
Bunlarda İlginizi Çekebilir
Son Yorumlar