Denizden çıkıp kurunup giyindiğimiz gibi Cannes’a devam ettik.Zaten bu iki noktanın arası 87 km.
İstanbul’dan yola çıktığımızda, gittiğimiz tarihte Cannes film festivali olduğunu biliyorduk ama gördüğümüz kadarını da beklemiyorduk doğrusu.Şehir kırmızı halılar serili bir şekilde bizi karşıladı.Altın Palmiye Adayı oyuncuların ve misafirlerin geçit töreni için cadde hazırlanmıştı ve caddenin kenarlarına barikatlar kurulmuştu.Barikatların ardında ise inanılmaz bir kalabalık , çoşku ve merak ile yıldızları bekliyordu.
Orada kendimize yer bulmak hem zordu,hem saatlerce ayakta bekleyecek vaktimiz yoktu.Biz de yıldızları boşverip hızla şehri dolaşmaya başladık.Cannes ,Cote d’Azur’un en meşhur şehri.Eski ve yeni olmak üzere 2 bölümden oluşuyor.Yeni denen kısım lüks butiklerin olduğu La Croisette caddesi.Festival de bu cadde üzerinde yapılıyor.Yani fotograflarından hatırlarsınız palmiyeli cadde.Eski Cannes ise şehrin tepe kısmı.Biz ara sokaklarda dolaşıp,çocuklara oyuncak,hediyelik kolye ,toka vs bir şeyler aldık.Sonra güzel bir restorant bulup deniz mahsülü ağırlıklı bir öğlen yemeği yedik.Yemek bittikten kısa bir süre sonra kalabalığın dalgalanmaya başladığını gördük.Çok da fena görüş açısı olmayan bir boşlukta kendimize yer bulup Nicole Kidman başta olmak üzere festivale geldiğimizi hatırlatan yıldızları izlemeye başladık:)
Bir süre sonra belimiz ve bacaklarımızın ağrısına dayanamayıp ,başlarım yıldızına diyerek kendimizi bir cafeye attık.demli bir çay,kahve …oh be !!! O kadar yorulmuştuk ki Bilge teklif etmesine rağmen tepeye çıkıp eski Cannes’daki Notre Dame kilisesine gidemedik.(Notre Dame de I ‘lEsperance )
Biraz kendimize geldikten sonra yeniden arabaya atlayarak Nice’e devam ettik.
Bunlarda İlginizi Çekebilir
Son Yorumlar