Geçtiğimiz sene Batı Karadeniz’i Akçakoca’dan başlayarak Sinop’a kadar dolaşmıştık. Bu yıl da Trabzon- Artvin arasını planladık. Aslında Trabzon, Rize, Artvin; yaylalarını, dağlarını, şelaleleri ve göllerini dikkate aldığınızda bir hafta on günde gezilecek yerler değil. Vakit ayırmak, araştırmak, keşfederek, telaşsızca gezmek lazım. Size bu yazıda anlatacağım yerler bu nedenle Çamlıhemşin ve Macahel ile sınırlı. Altı günlük bu seyahati iki merkezle kısıtlı tuttuk ki o bölgeleri daha detaylı görelim.
1.Gün : HAMSİKÖY VE SÜMELA

Hakiki Osman Usta. Lütfen yüzünü hafızanıza kazıyın.
THY Trabzon uçağı sabah 7 suları olunca gün doğmadan yollara düştük. Teknik arıza açıklamasıyla uçağın içinde bir saat bekledikten sonra başka bir uçağa nakledildik. Bütün bunlar Trabzon’a iki saat gecikmeli varmamıza yol açtı. Araç kiralama şirketi havaalanının dışındaydı. Üstelik Trabzon, Arap turist akınına uğradığı için, kiralama şirketleri, lokantalar, oteller kısaca her yer çok yoğun ve kalabalıktı. Yayla yollarını dikkate alarak altı yüksek, 4×2 SUV araç kiraladık. Buna rağmen zorlandık. Aracımızı aldıktan sonra ilk durağımız Hamsiköy oldu. Niyetimiz burada sütlaç yemekti. Yola çıkmadan önce gezilecek doğal ve tarihi yerlerin yanı sıra yemek yiyeceğimiz güzel yerleri de çalışıyorum. Osman Usta’yı bulmak üzere aracımızı park ettik. Ancak kısa bir süre içinde fark ettik ki Hamsiköy’de neredeyse bütün lokantalar Osman Usta, Hacı Osman, Öz Osman, Canım Osman… Bunca Osman’ın içinde 52 senedir bu işi yapan Osman Usta’mızı neyse ki bulduk. Bulduğumuz gibi de masamızı donattık. Osman Usta her şeyi mis gibi tereyağ ile yapıyor. Etli kuru fasulye, pilav, köfte, yoğurt çorbası ve sütlaçları afiyetle yedik. O gün sevgili Ela’nın doğum günüydü ve Hamsiköy’de en güzel kutlama sütlaca dikilen mumu üfleyerek olur diyerek pasta niyetine sütlaç kaşıkladık.
Yola Devam: Sümela
Maçka’dan çatal olan yol, Sümela ve Hamsiköy olarak iki yöne devam ediyor. Bu yüzden aynı yolu Maçka’ya kadar geri dönerek Sümela’ya devam ettik. Aracımızı zorunlu olarak park ettikten sonra manastıra minibüslerle çıktık. Yol boyunca tur grupları ya da Arap turistlerin fotoğraflarını çekmek yolda olmanın ilk kuralı. Kısa bir yürüyüşün ardından Sümela’ya vardık ancak tadilatta olduğu için bir kısmı kapalıydı. Restorasyon ve çevre düzenlemesini yapıyorlar ancak duvarlarını korumaya almayı neden düşünmemişler çok merak ettim. Tapınak duvarlarının iç yüzündeki freskler isimler ve imzalarla doluydu maalesef. Sümela’nın karşısındaki Vazelon Manastırı daha eski ve orijinal halini daha çok koruyabilmiş. Ancak uçağımızdaki gecikme yüzünden günün yarısı yolda kaybolunca burayı görme şansımız olmadı. Sümela’nın da ardından bu gece konaklayacağımız Çamlıhemşin Patika Pansiyon’a varmak üzere yola devam…
Bunlarda İlginizi Çekebilir
Son Yorumlar