Çocukların en çok gitmek istediği yer neresidir???
Sesinizi buradan duyar gibiyim:)
Disneyyyyyyy !!!!
Eurodisney’e çoluk çocuk 2.gidişimiz. İlk gidişimizde Ela 2 yaşındaydı ve pek de bir şeyin farkında değildi. Geçtiğimiz yıl yani Ela 3 yaşındayken de Amerika Disney’e gitmiştik. Oranın daha çok farkındaydı ama yine de Ela açısından en önemli mutluluk kaynağı nerede olduğundan çok bizimle birlikte olmaktı.
Ama bu geziden inanılmaz keyif aldı. Hiç susmaksızın sürekli şarkı söyledi. Yollarda dans ederek yürüdü. Bineceği her şeyi kendi seçtiği gibi Hollywood Tower’a bile bindi:) Oradan aldığımız peri elbisesini hiç üzerinden çıkartmadı.
Efe ‘nin ise zaten her zaman en çok tercih ettiği tatil, oyun parklarını içerenlerdir.
- Disneyland’de ideal kalış süresi kaç gün?
- Disney Otelleri mi? ,diğer oteller mi?
- Biz büyükler çok sıkılacak mıyız?
- Ne yiyeceğiz?
- Çok sıra bekleyecek miyiz?
- Turla mı gitmek mantıklı?
bana en çok gelen sorular bunlar, işte bu yazıda bu soruların cevapları da var. Buyrun bakalım okumaya başlayın:)
DİSNEYLAND’E YOLA ÇIKTIK…
Kurban bayramı tatilini geçirmek üzere perşembe gecesi AHL ‘den Air France ile Paris Charles de Gaulle’e uçtuk. Havaalanında çocuklar gayet enerjik ve mutluydu.
Uçuş yaklaşık 3.5 saat sürüyor.Gece yolculuğu yaptığımız için çocukları indikten sonra daha fazla yormamak adına Havaalanı otellerinden birinde kaldık. Novotel’i ilk defa denedik, temizlik ve kahvaltı açısından da gayet memnun kaldık. Bu aralar otelleri Expedia’dan seçiyorum. Booking.com’a göre aynı oteli daha ucuza alabiliyorum. Deneyin derim. www.expedia.com. Havaalanından otele ücretsiz shuttle var. Zaten otelin alana uzaklığı 1 km.
DİSNEYLAND’DE İLK GÜN
Otele yerleşip parka gideceğimiz için bir de yolda çok vakit kaybetmeyelim diyerek havaalanından Disney’e taksi ile gittik.Taksi ücreti 90 euro tuttu. Kalabalıksanız tercih edilebilir, sonuçta tren ile gitmiş olsaydık da en az 50 euro ödeyecektik. Yarım saat içinde Disneyland’e vardık. Disneyland’in içinde Disney Otelleri var. www.disneylandparis.com adresinden bu otelleri seçerek rezervasyonunuzu internet üzerinden yapabilirsiniz. Disneyland’in içinde 7 tane otel var. Bu otellerin ücretleri birbirinden farklı. Biz 2 yıl önce gittiğimizde Disney’s Newport by Club ‘da kalmıştık. Bu sefer Cheyenne’i tercih ettik. Otel kovboy kasabası temasında ve odalar başta olmak üzere her şey bu temaya uygun. Hatta odamızda çocukların yatakları ranza şeklindeydi ve üstte yatmak için savaşıp çok eğlendiler.
Disneyland içindeki Oteller’de kalmanın avantajı, parka diğer misafirlere göre 1 saat erken giriş imkanınız var. Bu 1 saat önemli bir süre çünkü özellikle parkın açılış saatleri kapılar yoğun oluyor ve bazı aletlerde günün tüm saatleri uzun bekleme süreleri olduğu için disney otellerinde konaklayanlar bu 1 saatten faydalanıyor. İkinci sebep, oteller günlük park bileti ile birlikte satılıyor. Park biletini ayrı aldığınızda günlük giriş kişi başı 83 euro. Otelden parka gün içinde sürekli ücretsiz shuttle var. Disney kahramanları devamlı otelin içinde. Çocuklar onlarla fotograf çektirmek için kuyruk oluşturuyorlar:)
Ama bence en önemli sebep, günün sonunda çocuklarla parkdan o kadar yorgun çıkıyorsunuz ki yanıbaşınızdaki otele bile ancak gidebiliyorsunuz. Eğer Paris’de kalıyorsanız trene binip Paris’e gitmeyi falan düşünemiyorum bile. Otel ücretlerine akşam yemeği dahil değil. Ama akşam yemeklerini 23 euro kişi başı ücret ödeyerek açık büfe olarak otelde alabilirsiniz. 4 yaş ücretsiz. Efe’den de yarı ücret alınıyor. Açık büfe akşam yemeğinde seçenek çok fazla ve mutlaka damak zevkinize uygun bir şey bulabilirsiniz. Otel için, 3 gece konaklama ve 4 günlük park bileti karşılığı 4 kişi 1.000 euro ödedik. we-fee odalarda yoktu sadece lobide vardı. Kahvaltı maalesef çok kötü. Ama bu Cheyenne Otele özgü değil. Kahvaltı kültürleri kruvasan üzerine kurulmuş.Tereyağ, reçel, nutella, tost ekmeği, corn flaks. Yani zararlılar arasında seç beğen en az zararlıyı. Sabah ettiğimiz bu kötü kahvaltıdan sonra öğlen de fast food yediğimiz için (çünkü Disney’in içinde sağlıklı bir yemek seçeneği yok gibi bir şey) 4 gün boyunca gerçekten kötü beslendik.
DISNEYLAND PARK
4′ ümüzün birlikte bindiği bu tren Big Thunder Mountain sanırım en çok eğlendiklerimiz arasındaydı. Boy sınırı 1.02 olunca Ela’da binebildi. Park, Fantasyland, Discoveryland, Adventureland ve Frontierland olmak üzere 4 kısımdan oluşuyor. Fantasyland daha çok Ela’ya göre. Ama Peter Pan, Pinokyo ve Pamuk Prenses oyuncakları sürekli kalabalık. Discoverland tarafında Efe’nin en çok bindiklerinden biri de Space Mountain adlı roller coaster’dı. Boy sınırı 1.32 olunca tek başına da bindi. Bu parkdaki roller coasterlar artık benim hiç ilgimi çekmiyor. Bugün bir internet sitesinde dünyanın en çılgın, en korkunç, en büyük 10 hız treni hangileri diye bir yazı okudum.Yeni hedefim bunları bulup tek tek denemek. Bir kısmı, Amerika’da bindiklerim gerçi ama Japonya’da Takabisha ride keşfettim youtubedan mutlaka seyredin. Korkunç bir açı ile 70 mile çıkan bir hızda düşmek inanılmaz olmalı. Japonya’ya gitmek istiyorum.
WALT DISNEY STUDIOS
Bu park biraz daha Efe’ye hitab ediyordu. En çok neye bindiniz ve eğlendiniz derseniz ilk sırada Tower of Terror gelir. Hani şu üzerinde kocaman Hoolywood Tower yazan, asansörden serbest düşüş yaptığınız bina. Buna bizim biniyor olmamız bir şey ifade etmiyor da Ela bindi dersem çok şaşırırsınız sanırım. İlk bindiğinde ne olduğunu anlamadan içeri girdi. Aslında bininceye kadar izlediklerin, karanlık ortam, şimşek efekti vs de onun için yeteri kadar korkutucu. Sonrasında koltuğa yerleşip hızla düşmeye başlayınca eli koluma yapıştı:) Travma falan olmaz merak etmeyin çünkü sonrasında kendi isteği ile 3 defa daha bindi:)
Bu yıl parka Ratatouille eklenmiş. Üç boyut gözlüklerinizi takıyorsunuz, farenin içine oturuyorsunuz ve fare kocaman bir mutfakda, restorantın içinde dolaşıp yakalanmamaya çalışıyor. Arada filmin içinde patlayan şampanyalar üzerinizi ıslatıyor, kaşıkların içinde uçuyorsunuz. Çok eğlenceli. İnanılır gibi değil ama bekleme süresi 120 dakikayı gördük. Beklemedik tabiki. Saat öğlen 1 falandı fast ticket aldık ve hızlı bileti kullanım saati 17.00 olarak verdi. Yani Ratatouille’a bineceğiz diye tüm gün başka hiç bir alet için fast ticket alamadık. Elinizdeki hızlı bileti saati gelip kullanmadan başka bir oyuncak için vermiyor hızlı bilet çünkü. Showların hemen hemen hepsini izledik.Bütün gün sıra bekle, yürü, in, bin derken o yorgunlukta showlar kısa bir dinlenme arası sağlıyor.
Eurodisney’e bence 3 gün yeter. Bir süre sonra bir şeye binmek için beklediğiniz sıra zaten binme isteğinizi azaltacak. İki gün iki ayrı park ve diğer gün iki parktan en sevdiğiniz oyuncaklara tekrar binerseniz yeter de artar:) Genel olarak parkın içinde hem hediyelik eşyalar hem de yiyecekler oldukça pahallı. Peluş oyuncaklar 15-20 euro arasında. Prenses elbiseleri, kostümler 50-60 euro. Fast food yemekler kişi başı 15 euro civarı. Bu arada çeşmelerden su içilebiliyor. Ekim ayı, Disney’e gidilebilecek ideal dönemin sonu bence. Çünkü artık hava soğumaya başlamış oluyor .
Disney maceramızı pazartesi itibari ile bitirdik ve parkın girişindeki istasyondan trene bindiğimiz gibi Paris’de yaşayan arkadaşlarımız Gregory ve Ece’nin evinin yolunu tuttuk.
3 günlük macera ve yorgunluğun ardından evleri ve sofraları bize cennet gibi geldi. Tabi melek gibi güzel çocukları da bu hissi veren ana faktör. Günü sohbet ve hasret gidererek geçirdik. Akşam bize nefis bir ördek yemeği hazırlamışlardı. Ertesi gün Ece ile markete giderek bu ördekden aldım ve İstanbul’da mutlaka deneyeceğim. Sevgili kocam fransızca tarifi bana anında türkçeye de çevirdi. Yaptığımda hem fotosunu hem de tarifini paylaşırım.
VE KAPANIŞ NOTUM…
6 gün boyunca çocuklarımı aralıksız öpüp sevdim. Evde de öpüp sevebilirim elbette. Ki seviyorum da. Ama evde herkesin bir rutini oluyor. Yemek yapmak, ortalık toplamak, spor, blog, dergiler, notlar, Ateş için piyano, kitapları, çocukların faaliyetlere taşınması, çocuklar için tv, ders, bilgisayar, top, oyuncak…Ve bu rutin içinde tüm gün birlikte olsan da tüm günü birlikte geçirmek diye bir şey olamıyor. Bu tatil 4 tam gün dolu dolu öpüştük. En çok da o bekleme sıralarında. 20 dakika mı, yarım saat mi? Ohh bir Ela’yı öp, bir Efe’yi. Sonra onlar bizi. Sonra onlar birbirlerini. Sonra birbirlerini öpüşlerinden aşka gelip biz ikisini…Neşe içinde otelden çıkıp akşamları neşe içinde otelimize döndük. Güldük, şarkılar söyledik, yataklarda zıpladık, dans ettik. Disneyland’de 4 çocuktuk…
Bunlarda İlginizi Çekebilir
Son Yorumlar