Salzburg şehrini ve Hallstatt köyünü daha önce görmüştüm. Araları yaklaşık 70 km. THY’nin Salzburg’a direkt uçuşu var. Bu şehirden kiralayacağınız araç ile ya da tren ile Hallstatt’a geçebilirsiniz. Biz 3 günlük bir program yaptık. Bu üç gecenin bir gecesini Salzburg’a ayırdık, diğer iki geceyi Hallstatt’da geçirdik.
Salzburg Mozart şehri olarak bilinir. Doğduğu ev buradadır ve müze olarak ziyaretçilere açıktır.Yürüyerek gezebileceğiniz kadar küçük bir şehir olup araç kiralamaya gerek olmaksızın gezebilirsiniz. Biz, Hotel Amadeus’da kaldık. Yeri tam çarşının içinde, gezilecek yerlere yürüyüş mesafesinde ve içi son derece keyifle döşenmiş bir şıklıkta. Cuma akşamı geç geldiğimiz için fazla bir vaktimiz yoktu. Şehrin birçok noktasında klasik müzik dinletisi var. Daha önce Viyana’da buna benzer bir dinletiye katılmıştık. Açıkçası fazla turistik ve fiyatı da pahallı. Yemek yerleri 22.00 suları kapandığı için dinletinin arasında çıktık. Aslında müziğe kendinizi kaptırdıktan sonra çıkmak da pek cazip gelmiyor ama kendi dinleti keyfim için diğerlerinin aç kalma riskini almak istemedim. Şinitzel’i meşhur diye düşünerek gözümüze güzel gelen bir restorantta yemeğimizi yedik.
Cumartesi günü füniküler ile kaleye çıktık. Katedrali gezdik. Old City denen alanda minik dükkanları gezindik. Yarım gün dolaştıktan sonra öğlen yemeğinin ardından Hallstatt’a devam ettik.
Hallstatt’a vardığımız gibi Azmi ve Esra tuz madeninin yolunu tuttu. Biz de fünikülerle çıktık ama Ateş maden gezisinin 3 saat civarı sürdüğünü öğrenince onun yerine manzaranın tadını çıkartmak istedi. Füniküler ile çıktığımız tepeyi yürüyerek indik. İniş de sanırım 40 dakikadan fazla zamanımızı aldı. Ancak ağaçlar içindeki bu yol hem keyifli hem de üzerinde ahşap banklar bulundurduğu için dinlenme imkanı sunuyor. Otelimiz Hallstatt’ın dışındaydı. Bulunduğumuz tarihte orada bir koşu organizasyonu vardı. Birçok sporcu küçük köyün meşhur kilisesinin olduğu meydanda toplanmıştı. Belki bunun da etkisi ile köy içindeki oteller doluydu. Gasthof Brandwirt Otel’de kaldık. Burası kış için ideal bir kayak oteli. Aslında bahar için de ideal, çünkü serin bir dağ havasının içinde bol oksijenle kaldık. Azmi ve Esra’nın maden gezisinin ardından göl kenarında, kuğular eşliğinde bir yemek yedik. Eğer bu köye iki gün ayırıyorsanız zaten doğanın keyfini çıkartmak için olmalı. Çünkü iki gün boyunca gezilecek yer yok. Ancak şöyle de bir program önerebilirim. Salzburg ve Hallstatt arasını arabanızla alacaksanız bu 70 km’yi biraz uzatarak o hat üzerinde çok güzel köylere uğrayabilirsiniz.
Size son not; Hallstatt denen köye gidin. O köyün wonderful_places instagram sayfasında ya da living_europe sayfasındaki güzel fotoğraflarına önce bir bakın. Sonra yazı mı daha güzel? kışı mı? baharı mı? karar verin. Manzaranın keyfini çıkartın. Bu benim ikinci gidişim. Bu iki seyahat arasında geçen sürede köy fazla popüler olmuş. Araplar ve Türklerden oluşan bir kalabalık içinde dolaştık. Maalesef bu bir gözlem ve paylaşmak istiyorum. Biz Türkler, çekirge sürüleri gibiyiz. Bir yeri herhangi bir şekilde duymaya görelim. Hemen gitmek bir şey değil de lütfen istila eder gibi gitmeyelim yavvv!! Lütfen biraz gölü seyretmeye, çiçeklere, böceklere, kuğulara bakmaya da vakit ayıralım.
Bunlarda İlginizi Çekebilir
Son Yorumlar