Bugün şehrin batısında bulunan (hatta yürüme mesafesi) Prag Castle ‘ı ziyaret ettik. Aldığımız bilet katedral, Golden Lane denen minik evlerden oluşan sokak, bazilica, saray gibi pek çok yerde geçiyordu. Katedral gerçekten ihtişamlı. Golden Lane ise minik evlerden oluşmuş, arnavut kaldırımı gibi taşlarla döşenmiş, dar bir sokak. Evlerin içi o kadar ufak ki bir yatak bir masa ancak sığacak şekilde. Bu sokak yani altın yol, kalenin içinde yer alan ve aslında saray muhafızları için barınak olarak hizmet veren bir yermiş. Şimdi bu küçük evler, bir kaç hediyelik eşya satan mağazalar ve müze olarak ziyarete açık. Prag gerçek bir cam cenneti. Kristal bardaklar, porselen fincanlar ve tabaklar gerçekten görülmeye değer. Benim çok sevdiğim bir dükkanlar zinciri vardı. Neredeyse 500 mt de bir rastladığım. İsmi Manufactura. Burayı şiddetle tavsiye ederim. Burada alüminyum maşrapalar, güzel tahta oyuncaklar, portakal kokulu parfüm ve sabunlar, ayrıca cam aksesuarlar vardı.En çok alışverişi buradan yaptım. Bir diğer tavsiye edeceğim dükkan ise ”Blue Prague”. Buradan da kupalar, tshirt, magnet, cam biblolar ve daha pek çok hediyelik güzel ürünler alınabilir.
Meydandaki astrolojik saati de anlatmadan geçmek olmaz. Prag’ın en popüler ve en fazla turist çeken noktası burası. 1410 yılında yapılmış bu saatin ustası Hanuş Usta adında biri olup yıldız, güneş ve dünyanın birbirine olan uzaklıklarını hesaplayarak zamanı belirten bir mekanizma oluşturmuş. Saatin akrep ve yelkovanı yok. Hanuş Ustanın yaptığı bu saat o kadar beğenilir ki ünü ülke dışına kadar yayılır. Diğer ülkelerin krallarından da bu saatin aynısından yapması içn Hanuş ustaya davetler gelir. Saatin sağ ve sol kısımlarında ikişer kukla bulunmaktadır. Her biri bir kavramı sembolize eder. Tembellik, cimrilik, zevk düşkünlüğü gibi. Saatin üst kısmında ise İsa’nın 12 havarisi yer almaktadır. Saat başı havariler geçiş yapar. Nerde kalmıştık, ülkenin kralı, Hanuş usta bu saatin aynısından başka bir ülkede yapamasın diye ustanın gözlerine mil çekerek onu kör eder. Kör olmaya dayanamayan usta ise saatin mekaniğini bozacak şekilde saatin üzerinden atlayarak intahar eder. Asıl amacı saati bozmaktır. Saati 50 yıl boyunca çalıştıramazlar. İşte bu hikaye de böyle…
Kaleye çıkarken bir tobaccocudan otobüs bileti aldık. Daha doğrusu tramvay bileti. İçerde bilet kontrolü yok ama zaten bilet de 1 euro. Genelde Prag özellikle yemek içmek için uygun fiyatlı bir ülke. İkinci günün akşamı için bir kilise konserinde karar kıldık. Kiliseler tahmin edebileceğiniz gibi çok soğuk ve konser için ayrıca bir ısıtma tertibatı yok. Isınmak için sadece içerdeki oturma alanlaırnın üzerine polar battaniyeler bırakmışlar. İnsanlar paltoları, eldivenleri, şapkaları ve atkıları ile oturuyorlar. Gerçi böyle bir ambiansda müzik dinliyor olmak da ayrı bir keyif. Kilise konserleri bir saat sürüyor. Konser çıkışı biz yine kurt gibi acıkmıştık. Noel pazarının ortasındaki, güzeller güzeli devasa ve ışıl ışıl yanan çam ağacımızın dibindeki patatesciyi gözümüze kestirmiştik. Haşlanmış, küp küp doğranış ve tavuklu, domuz etli, sadece köri sosu ile çeşitlendirilmiş patatesler baharatla da tatlandırılmıştı. Ben tavuklu tercih ettim. Bunu kağıttan yapılmış kaselere koyup plastik çatallarla servis ediyorlar. Yemeğimizi pazar alanında dolanarak yedikten sonra ben yine trdelnik aldım ve otelimizin yolunu tuttuk. İki günlük Prag seyahatimiz son derece romantik, eğlenceli, lezzetli, sanatsal kısaca çok güzel geçti. Öncelikle şunu diyebilirim ki Prag, noel zamanı gitmek için doğru bir tercih. Eski meydanda kurulmuş devasa noel ağacı ağacın hemen yanındaki sahnede her akşam ayrı bir gösteri yada konser, meydanda onlarca çeşit yiyecek, hediyelik eşya tezgahları, her bir noktadan kulaklara yayılan müzik sesleri, romantik köprüsü, sarayı, dev katedrali, Kafkanın nefesinin geçtiğini her köşesinde hissedebileceğiniz büyülü şehir. Nehrin kenarında Kafka müzesi var. Kafka’nın mezarı da Prag’da ve orada annesi ile birlikte yatıyor. Eğer yolunuz düşerse güzel ve ekonomik restorantlarında yemek yemeden, Manufaktura’dan alış veriş yapmadan, astrolojik saatin altında bekleyen o kalabalığı izlemeden dönmeyin. Prag, şehrin içinden bir ressamın fırçasından çıkmışcasına hoş geçen nehri ile, nostaljik tramvayları ile gidilesi bir şehir. Yeniden gelmek ve daha fazla vakit geçirmek istediğim bir şehir olarak anılarımda bırakıyorum seni Prag. 4.02.2014 Mahmudiye Köyü Menzara restorant
Son Yorumlar