İstanbul’a Dönüş

IMG_2313

geriye kalan anılar..

10 Ağustos

Ailemle birlikte güzel bir tatilin daha sonuna geldik.Hayatımızda iz bırakan gezilerden biri oldu.Benim kaçışım,kendimi ifade edişim,hayatı algılayışım,kafamı boşaltma yöntemim,ailemle kenetlendiğim eşsiz anlar,kendimi en tepe noktasında mutlu hissettiğim yerler,anlar….geziler…..

Dünyayı dolaşmak bitmeyen bir arzu benim için.Ama bu arzumun gücü valizimi alıp tek başıma gideyim boyutlarında değil.Çünkü bir o kadar da paylaşmayı seven biriyim.Okuduğumu hemen anlatayım,gördüğüm bir yeri hemen yanımdakine de göstereyim,yediğim lezzetli bir yemeği hemen tattırayım ve onun da yorumunu alayım..Bütün bu güzellikleri yaşamak istediğim yegane insanlar da ailem..Bu yüzden (dünyayı 4 kişi olarak keşfetmek) çoğu zaman bizim için fazla maliyetli..Ama hayatımın bu en güzel anları için de bu maliyetin bedelini çalışarak ödüyorum.Bundan sonra da inşallah nice güzel iz bırakacak gezilere..

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://ailecekgeziyoruz.com/istanbula-donus/

D.F.D.S. Seaways

IMG_2070

16.30 da gemimiz kalktı.Hayatımızda ilk defa gemi seyahati yapacaktık.Ama odamızı görünce hevesimiz kursağımızda kaldı.Titanic filminde 3.sınıf yada 5.sınıf yolcular nasıl geminin en altında zindan gibi odalara gidiyordu bizimde odamız geminin en alt katındaydı.Hatta arabalar bile bizim üzerimizde seyahat ediyordu.Odaya 4 kişinin aynı anda sığması ancak yatarak mümkündü. Ateş’in kamaramızı gördüğü anda ki moralini ve duygularını ne terse çevirir?Tabiki geminin güvertesinde canlı müzik eşliğinde, limandan ayrılırken içilecek bir bardak soğuk bira ve yanında fındık fıstık atıştırmalıklar..Çok ama çok keyifli bir şekilde hareket ettik ve ”güle güle kopenhag ” diyerek şehre el salladık.bir süre orada keyif yaptık.Dev motorların çıkarttığı beyaz köpüklü dalgaları,kuşları,gittikçe uzaklaştığımız şehri seyrettik.

IMG_2082IMG_2103IMG_2101IMG_2089

IMG_2096

sonra gemiyi keşfe çıktık.çocuklar biraz oyun odasında oynadı.aslında denizin altındaki katlarla birlikte gemi 12 katlıydı.içinde bir çok restorant,spor salonu,oyun odası vardı.sabah 9.45 de Oslo’da olacaktık.Colombus Club’da çocuklar hazine avı oyununa katıldı.Uykumuz iyice gelmeden odaya gitmemeliydik çünkü odada vakit geçirebilecek bir şey yapacak imkan yoktu..biz de açık büfe restoranta rezervasyon yaptık ve uzun bir akşam yemeği yemeğe karar verdik.yemekler hem çok fazla seçenekliydi hem de çok lezzetliydi.Çocuklar daha yemek masasında yediklerinin  etkisi ile rehavete kapılarak uykuya daldılar.daha doğrusu sızıp kaldılar.Yanımızda Setur ile seyahat eden bir türk aile vardı.biraz onlarla sohbet ettik.bizim bu programı tur almaksızın  yapmamıza üstelik iki çocukla dolaşıyor olmamıza çok şaşırdılar.Bizimde uykumuz iyice geldikten sonra çocukları da alarak odamıza gittik.ve ilk defa bir gemide uykuya daldık.Ben herkes yattıktan sonra bir ara üzerime montumu giyerek odadan kaçtım ve doğru güverteye koştum.gecenin karanlığında yıldızlarla dolu gökyüzünü,geminin suları yararak ilerleyişini,kuzey yönündeki gecenin bir yarısı parlayan alacakaranlık ışığı doya doya seyrettim.rüzgarı yüzümde hissettim.havanın serinliğini içime çektim.Hayatımdaki en keyifli gecelerden biriydi.

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://ailecekgeziyoruz.com/d-f-d-s-seaways/

Legoland’deki ikinci gün..

3 ağustos legoland’deki ikinci günümüzdü.Otelde güzel bir kahvaltı ettikten sonra aynı heyecan ve motivasyon ile legolandin yolunu tuttuk.Yine tüm oyuncaklara bindik.Güzel bir show izledik.(nemo) bugün ile ilgili yazmam gereken sanırım en önemli anı polarland’de ıce pilot’s bindiğimiz anlardı.efe’nin elimden tutması ile merakla ıce pilot’a geldim.Efe ve ben birlikte binecektik.Nasıl tarif etsem kepçe gibi bir aletin kepçe kısmında oturma koltuğu var.sonra kepçe hareket ediyor.kepçenin yapmasını istediğin hareketleri binmeden önce boyunu girerek bilgisayardan tuşluyorsun.ve yerçekimsiz bir ortam gibi simülatörün içinde bir oraya bir buraya resmen savruluyorsun.alete binmek için 40 dak.sıra bekledik.sıra bize geldiğinde cep telefonumu binmeden önce orada bulunan sepete bıraksam mı bırakmasam mı düşündüm.sonra klasik bir türk olarak bişiy olmaz boşver dedim ve cebime koydum.koltuğa yerleştim.hatta cebim ve koltuk arasında telefon iyice sıkıştıda.alet çalıştı daha ilk tepetaklak savruluşumuzda tak ve çatt!!!sesini ard arda duydum.Eyvah!!   Iphone 5 ‘im düştü..o andan itibaren alet bize ne yaptı,yerdemiyim göktemiyim unuttum.indik.Bir görevliden rica ettik.Kilitli alanı açıp telefonu aldı.ne göreyim !!cam tuzla buz..ama bir şansım cihaz hala çalışıyordu ve o haline rağmen kamerada hasar olmadığı için tatilin sonuna kadar fotograf çekmeye devam edebildim.İlk bir kaç saati de atlattıkdan sonra yine eğlence moduna geçebildim.yine Türk usulü cana gelecek mala geldi,daha kötü bir şey olacağına bu oldu çok şükür gibi tesellilerle:)akşam odamız değişmişti ve çok güzeldi.Tertemiz yıkandık.ıpedimizde süt kardeşler filmini açtık ve eğlenerek uyuduk..

IMG_1974IMG_1999

IMG_1962IMG_2016IMG_2037

IMG_2055IMG_2047

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://ailecekgeziyoruz.com/legolanddeki-ikinci-gun/

Prag -1.gün 22 aralık 2013

Prag Avrupa şehirleri arasında bambaşka bir yere koyacağım güzellikte, şiir gibi bir şehir. Küçücük meydanı, tablolardan çıkmış güzellikte köprüsü, geceleri harika dinletilere sahne olan kiliseleri ve kendine özgü lezzetleri ile özellikle de Noel zamanı gitmenizi tavsiye ediyorum. Biz nasıl gittik, nasıl seçtik hemen anlatıyorum.

IMG_4307IMG_4367

IMG_4387

Bu seyahat diğerlerinden farklı olarak karı koca baş başa yaptığımız bir kaçamak oldu. Aslında yola çıkış amacım Noel zamanı süslemeleri, açık pazarları, yeni yıl eğlencelerini görmek ve o coşkuyu yerinde yaşamaktı. İnternetten kısaca araştırdım ve Almanya’da, Prag’da kurulan Noel pazarlarının diğerlerinden çok daha büyük, eğlenceli, müzikli ve kalabalık olduğunu okudum. Almanya iki gece gibi kısa bir sürek  kalmak için büyük bir ülke. Ama Prag 22-24 aralık tarihli bu mini  gezimiz için kesinlikle doğru adresti. Cuma sabahı THY Prag uçağı ile AHL’den yola çıktık. Yaklaşık 3.5 saat süren bir yolculuktan sonra Prag’a vardık. Havaalanında bizi karşılayan araca bindik. Şehir merkezi , çok da uzak olmayan bir mesafedeydi. Otelimiz ise Old Town denen bölgede yani Prag’da gezilecek yerlerin tam kalbinde. Oteli booking.com dan ayarlamıştım. Uzun zamandan sonra nefis ve bol çeşitlerle kahvaltı edebildiğimiz bir otele denk düşmüştük. Adı ”Hotel Paris Prague’ ‘Eşyalarımızı otele bıraktığımız gibi şehre koştuk. Önce lobideki görevliden geleneksel çek yemekleri yiyebileceğimiz bir yer önermesini rica ettim. Ördek eti yiyebileceğimiz bir yer tavsiye etti. Restoran’ın adı ”U Madre Kachnicky” dekorasyonu eski eşyalarla yapılmış, mavi rengin hakim olduğu bir yerdi. İkimizde farklı çeşnilerle tatlandırılmış ördek yedik ve ikisi de çok lezzetliydi. Yemeğin yanında garnitür olarak kavrulmuş mor soğan ve mor lahana sotesi ve patates püresi vardı. Güzelce karnımızı doyurduktan sonra şehri gezmeye başladık. Şehri ikiye ayıran nehrin adı Vitava. Prag’da başlayan bu nehrin uzunluğu 1.134 km. Nehrin üzerini süsleyen güzel köprüler var. Ama en güzeli tabiki Karl Köprüsü.1357 yılında yapılmış bu taş köprünün üzerinde ressamlar, gösteri yapanlar, müzik çalanlar, hediyelik eşya satanlar var. İki ucunda kuleler bulunan bu köprüyü yaklaşık 30 tane güzel heykel süslemiş. Kulelerin tepesine çıkılabiliyor. Bizde çıktık ve şehrin manzarasını seyrettik. Şehrin her tarafında rengarenk süslemeler, meydanında ise Noel pazarları kurulmuştu. Pazarda  çeşit çeşit yiyecekler; patates, sosis, krepler. Ama içlerinde benim en sevdiğim ve iki gece üst üste yediğim trdelnik oldu. Tredelnik denen bu geleneksel yiyecek aslında bir hamur. Hamuru bir şişin çevresinde horizontal şekilde sarmışlar odun yada kömür ateşinde yatay vaziyette sürekli dönerek pişiyor ve şeker ve tarçına bulanarak servis ediliyor. Sıcak çikolata, tarçınlı sıcak şarap, geleneksel çek biraları. Sıcak çikolatayı da denedim ve gerçekten eritilmiş çikolata içtiğimi hissettim. Prag’da beni büyüleyen diğer bir güzellik ise her yerden fışkıran müzikdi. Tüm kiliseler konser alanı olarak kullanılıyordu. Kiliselerin önü, şehir meydanları, oteller her noktada gün içindeki dinletiler için bilet satılıyordu. Bunun önce Noel’e özgü olduğunu düşündüm. Ama sonradan öğrendim ki Prag’da her zaman tüm kiliseler konserler için de kullanılıyormuş. O kadar çok kilise ve doğal olarak o kadar çok konser vardı ki..Vivaldi, Mozart, Bach, Verdi, Schubert.. Hangisini dinlemek istediğine karar ver yeter. Biz ilk gece belediyenin konser salonundaki klasik müzik konserini tercih ettik. Smetana Hall.(municipalhouse) akşam saat 8 de konser başladı. Salon çok kalabalık değildi. Ama buna pek şaşırmadım çünkü o kadar çok seçenek var ki hepsinin dolu olması da pek mümkün değil.www.ticketportal.cz adresinden internet üzerinden de biletlerinizi alabilirsiniz. Vivaldi’nin winter’ı muhteşemdi. Araya serpiştirdikleri christmas şarkıları da çok güzeldi. Dinletilerin hepsi 1 saat sürüyor. Konser çıkışı çok acıkmıştık. Meydana doğru giderken gözümüze bir İtalyan restoranı çarpmıştı. Adı Ambiente Pasta Fresca. İki katlı, nefis dekore edilmiş, bugüne kadar yediğim en iyi tiramisuyu yapan yer desem abartmış olmam. O güzelim menüde Ateş, risotto seçerek çok iyi bir tercihde bulundu. Benim seçtiğim somonlu makarna maalesef risotto kadar iyi değildi. Yemek sonrası, soğuk Prag gecesinde, üşüyerek ve el ele otelimize döndük. Yazının Devamı İçin,2.GünIMG_4445IMG_4424

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://ailecekgeziyoruz.com/prag-1-gun-22-aralik-2013/

Prag 2.gün 23 Aralık 2013

Bugün şehrin batısında bulunan (hatta yürüme mesafesi) Prag Castle ‘ı ziyaret ettik. Aldığımız bilet katedral, Golden Lane denen minik evlerden oluşan sokak, bazilica, saray gibi pek çok yerde geçiyordu. Katedral gerçekten ihtişamlı. Golden Lane ise minik evlerden oluşmuş, arnavut kaldırımı gibi taşlarla döşenmiş, dar bir sokak. Evlerin içi o kadar ufak ki bir yatak bir masa ancak sığacak şekilde. Bu sokak yani altın yol, kalenin içinde yer alan ve aslında saray muhafızları için barınak olarak hizmet veren bir yermiş. Şimdi bu küçük evler, bir kaç hediyelik eşya satan mağazalar ve müze olarak ziyarete açık. Prag gerçek bir cam cenneti. Kristal bardaklar, porselen fincanlar ve tabaklar gerçekten görülmeye değer. Benim çok sevdiğim bir dükkanlar zinciri vardı. Neredeyse 500 mt de bir rastladığım. İsmi Manufactura. Burayı şiddetle tavsiye ederim. Burada alüminyum maşrapalar, güzel tahta oyuncaklar, portakal kokulu parfüm ve sabunlar, ayrıca cam aksesuarlar vardı.En çok alışverişi buradan yaptım. Bir diğer tavsiye edeceğim dükkan ise ”Blue Prague”. Buradan da kupalar, tshirt, magnet, cam biblolar ve daha pek çok hediyelik güzel ürünler alınabilir.

Meydandaki astrolojik saati de anlatmadan geçmek olmaz. Prag’ın en popüler ve en fazla turist çeken noktası burası. 1410 yılında yapılmış bu saatin ustası Hanuş Usta adında biri olup yıldız, güneş ve dünyanın birbirine olan uzaklıklarını hesaplayarak zamanı belirten bir mekanizma oluşturmuş. Saatin akrep ve yelkovanı yok. Hanuş Ustanın yaptığı bu saat o kadar beğenilir ki ünü ülke dışına kadar yayılır. Diğer ülkelerin krallarından da bu saatin aynısından yapması içn Hanuş ustaya davetler gelir. Saatin sağ ve sol kısımlarında ikişer kukla bulunmaktadır. Her biri bir kavramı sembolize eder. Tembellik, cimrilik, zevk düşkünlüğü gibi. Saatin üst kısmında ise İsa’nın 12 havarisi yer almaktadır. Saat başı havariler geçiş yapar. Nerde kalmıştık, ülkenin kralı,  Hanuş usta bu saatin aynısından başka bir ülkede yapamasın diye ustanın gözlerine mil çekerek onu kör eder. Kör olmaya dayanamayan usta ise saatin mekaniğini bozacak şekilde saatin üzerinden atlayarak intahar eder. Asıl amacı saati bozmaktır. Saati 50 yıl boyunca çalıştıramazlar. İşte bu hikaye de  böyle…

Kaleye çıkarken bir tobaccocudan otobüs bileti aldık. Daha doğrusu tramvay bileti. İçerde bilet kontrolü yok ama zaten bilet de 1 euro. Genelde Prag özellikle yemek içmek için uygun fiyatlı bir ülke. İkinci günün akşamı için bir kilise konserinde karar kıldık. Kiliseler tahmin edebileceğiniz gibi çok soğuk ve konser için ayrıca bir ısıtma tertibatı yok. Isınmak için sadece içerdeki oturma alanlaırnın üzerine polar battaniyeler bırakmışlar. İnsanlar paltoları, eldivenleri, şapkaları ve atkıları ile oturuyorlar. Gerçi böyle bir ambiansda müzik dinliyor olmak da ayrı bir keyif. Kilise konserleri  bir saat sürüyor. Konser çıkışı biz yine kurt gibi acıkmıştık. Noel pazarının ortasındaki, güzeller güzeli devasa ve ışıl ışıl yanan çam ağacımızın dibindeki patatesciyi  gözümüze kestirmiştik. Haşlanmış, küp küp doğranış ve tavuklu, domuz etli, sadece köri sosu ile çeşitlendirilmiş patatesler baharatla da tatlandırılmıştı. Ben tavuklu tercih ettim. Bunu kağıttan yapılmış kaselere koyup plastik çatallarla servis ediyorlar. Yemeğimizi pazar alanında dolanarak yedikten sonra ben yine trdelnik aldım ve otelimizin yolunu tuttuk. İki günlük Prag seyahatimiz son derece romantik, eğlenceli, lezzetli, sanatsal kısaca çok güzel geçti. Öncelikle şunu diyebilirim ki Prag, noel zamanı gitmek için doğru bir tercih. Eski meydanda kurulmuş devasa noel ağacı ağacın hemen yanındaki sahnede her akşam ayrı bir gösteri yada konser, meydanda onlarca çeşit yiyecek, hediyelik eşya tezgahları, her bir noktadan kulaklara yayılan müzik sesleri, romantik köprüsü, sarayı, dev katedrali, Kafkanın nefesinin geçtiğini her köşesinde hissedebileceğiniz büyülü şehir. Nehrin kenarında Kafka müzesi var. Kafka’nın mezarı da Prag’da ve orada annesi ile birlikte yatıyor. Eğer yolunuz düşerse güzel ve ekonomik restorantlarında yemek yemeden, Manufaktura’dan alış veriş yapmadan, astrolojik saatin altında bekleyen o kalabalığı izlemeden dönmeyin. Prag, şehrin içinden bir ressamın fırçasından çıkmışcasına hoş geçen nehri ile,  nostaljik tramvayları ile gidilesi bir şehir. Yeniden gelmek ve daha fazla vakit geçirmek istediğim bir şehir olarak anılarımda bırakıyorum seni Prag. 4.02.2014 Mahmudiye Köyü  Menzara restorant

IMG_4386IMG_4361IMG_4379IMG_4436IMG_4409IMG_4289

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://ailecekgeziyoruz.com/prag-2-gun-23-aralik-2013/

İtalya (11 Ekim 2013 )

İtalya’nın güneyine indiğimiz ve bir hafta süren bu gezide Alitalia havayollarını tercih ettik.Biletleri yaklaşık 4 ay önceden alınca ekonomik bir fiyat yakaladık.Uçuş saatimiz 06.15 di.Gece yarısı denebilecek bir saatte uyandık.Çocukları yarı uyur vaziyette giydirdik.Aslında yarı uyur vaziyette diyerek Efe’ye haksızlık yapmak istemem.Efe okul zamanı güne sabah 7.00 de başlar ve her sabah bıkmadan -”iki dak.daha anne,tamam anne ,biraz daha” diye direnmekten yorulmaz.Ama yolculuk sabahları saat 3.00 de kalkmış bile olsa , yatağından enerjik fırlar..Evden çıkmadan önce valiz yoklaması yaparız:)Diş fırçası buradaaa,havlu terlik koyduk mu?koydukk,pantalon,çorap burdaa,ibufen aldık mı ?eveeeet,kitap…bu liste böyle uzar gider.valize koymamız gerekenleri hızla,sesli tekrar eder ve yola çıkarız.

Hava alanına vardığımızda tav ‘da kahvaltımızı ettik.Uçağa bindiğimizde ise artık uyku iyice bastırmıştı.Yazının devamı için tıklayınız.1.gün Napoli IMG_1842

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://ailecekgeziyoruz.com/italya-11-ekim-2013/

Napoli

”Aşk Yüzyılı Bitti’ benim bu seyahatte okuduğum kitap.Aslında her sehayat okuduğum kitapla da hafızama kazınır.Roma’ya tam vaktinde ,rötarsız bir şekilde vardık.Hava alanından önce Roma Merkez Tren istasyonuna giden bir trene bindik.Yolculuk yaklaşık 20 dak.yarım saat kadar sürüyor.Merkez tren istasyonunda indikten sonra hemen oradan Napoli hızlı treni için  biletimizi alarak Napoli’ye doğru yola koyulduk.Napoli’yi listeye eklememizin iki sebebi vardı.Birisi kesinlikle Napolitan ve Margaritha pizza yemek diğeri ise Pompei’yi gezmekdi.Her ikisini de yaptık ve size anlatacağım.Ama Napoli’de Garibaldi İstasyonunda indikten sonrası ile devam etmek istiyorum.Napoli küçük bir yer.Biz aynı gün Pompei’ye gideceğimiz için oteli istasyona yakın tercih etmiştik.Napoli pis bir şehir.Gitmeden önce internetten baktığımda her yerde buna benzer şeyler yazıyordu zaten.Yerlerde çöpler,eminönü yada sirkecinin pis versiyonu.En azından Garibaldi civarı böyleydi.Büyük kırmızı valizimizi çeke çeke ve çocuklara koşma,itme,diye diye otelimize yürüyerek vardık.İstasyona 300 mt mesafedeki bu otelin adı Eoropa Grand Hotel’di.Oteli ilk gördüğümüzde aile fertlerinin ilk tepkisi görülmeye değerdi.”Bu otelde mi kalacağızz!! ” Evet otel biraz kötüydü.Gürültülü bir yerdeydi.Eski ve köhne bir görüntüsü vardı.Ama otelin kötülüğü biraz da Napoli ile alakalı.Napoli biraz önce de değindiğim gibi genel olarak pis,kasvetli,karmaşık bir yer.Çok fazla zenci var.Bizim işportacılarımız gibi yerlerde çanta,elektrikli aletler,çakmaklar vs.satıyorlar.O gün bizim şansımıza bütün bu karışıklığa ilaveten gençlerin protesto gösterileri vardı.Artık neye tepki gösteriyorlar bilmiyorum ama ortalık polis kaynıyordu.Valizleri bırakır bırakmaz yine tren istasyonuna giderek Pompei’ye bizi götürecek banliyö trenine bindik.Tren inanılmaz kalabalıkdı.Hayatımda bu kadar kalabalık bir trene binmemiştim desem yalan olmaz.Aslında durak araları birbirine çok yakındı ama sürekli bir durak olduğu için 20 duraklık bir mesafeyi yaklaşık 40 dakikada gittik.Bulutlu ve yağmurlu bir gündü.Bu yüzden Vezüv yanardağına çıkışlar o gün yapılmıyordu.Pompei’ye girmeden önce kısa bir mola verdik.O trenden sonra böyle bir mola gerçekten iyi geldi.Çok kalın hamurlu kötü bir pizza eşliğinde Ateş bir bira,Efe ıce tea bende bir limon içtim.Kızımız o arada bebek arabasında uykuya daldı.Ardından antik şehri dolaşmaya başladık.Efe’nin hiç ummadığım kadar ilgisini çekti antik şehir. Orada Ateş’in liseden arkadaşına rastladık.Onlarda 18 aylık bebekleri eşliğinde bebekarabası ile geziyorlardı.Hatta uzaktan bebek arabalı bir çift olarak onları gördüğümde ”-Kim bunlar?Bizim dışımızda bir çılgın aile daha” diye düşündüm.Çünkü Pompei bırakın bebek arabası ile dolaşmayı yürüyerek dolaşmak için bile fazla taşlık,engebeli bir alan.Efes’in çok daha büyüğü ve korunmuşu.Aynı tren ile akşama doğru Napoli’ye döndük.Garibaldi İstasyonunda bu banliyö treninin kalktığı durağın adı Circumvesuviana.O akşam,İstanbul’dan araştırdığım ve ismini bulduğum pizzacıya gittik.Adı ”Da Michale” Sanırım günümüzün en güzel anıydı.3 orta boy pizza,cola.Bu kadar ince hamurlu,bu kadar yumuşak,sulu,mis gibi domates kokan,zeytinyağı sızan bir pizza az bulunur.1870 yılında açılmış bu dükkanda sadece 2 çeşit pizza bulunuyor.Margarita ve Napolitan.Kapısında genelde kuyruk oluşan bir mekan.Görüntü bizim pidecileri andırıyor.Basit,sade,ucuz ve muhteşem lezzetli.Ertesi gün varış noktamız Positano’ydu ve günün yorgunluğu ile nerede yattığımızı bile anlayamadan uykuya daldık.Yazının devamı için tıklayın ;İtalya’da ikinci gün Positano..

IMG_2926

IMG_3241

IMG_3243

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://ailecekgeziyoruz.com/napoli/

positano

Güzel bir sabaha uyandık.Karnımızı doyurabilecek kadar çeşit barındıran otel kahvaltımızı yaptıktan sonra bizi Positano’ya götürecek olan aracımız geldi.Positano’da kalacağımız otelin adı ”Palazzo Marzoli”ydi.Bu araç otelin makul bir ücret karşılığı verdiği servis hizmeti.4 kişilik bir aile olunca ulaşım bu şekilde ekonomik oldu.Aslında Napoli’den Capri,Sorrento,Sicilia,Positano ve amalfi’ye deniz yolu ile seferler var.Eğer deniz yolunu kullanmak isterseniz seçenek var yani..Fakat karadan gittiğimiz yola da , muhteşem manzaralar eşlik ediyordu.Aslında hava yağmurluydu.Yağmur aracımıza pıtır pıtır yağarken bir yanımız dik yamaç ve uçurumlar ve bitimi masmavi deniz,diğer yanımız alabildiğine dik bir dağ ve aracın gittiği yol karşı yönden başka bir araba geldiğinde zor sığabilecek bir genişlikteydi.Tahmin edeceğiniz gibi yol sürekli virajlı ve her viraj insanın karşısına yemyeşil-masmavi bir doğa görüntüsü çıkaran cinstendi.Yol 1 saat 20 dak.kadar sürdü.Palazzo Marzoli Resort bugüne kadar gittiğimiz yerler içinde ailemle kaldığım en güzel otellerden biriydi.Odamızın önünde kendimize ait bir teras vardı.sabahları kahvaltımızı bu terasda yapıyorduk.Önümüzden o incecik yol geçiyor ve yolun bitimi dimdik uçurum olduğu için sanki denize evinizin balkonundan bakıyormuşcasına nefis bir manzaraya hakimdi.Oteli bize tavsiye eden sevgili dostumuz Deniz ramazanoğlu’na tekrar teşekkürler.Otele girdiğimiz gibi çocuklar yatağın üzerinde zıp zıp zıplamaya başladı.Napoli’deki otelden sonra buraya bayıldılar.odamızın terasından positano

Odada biraz dinlendikten sonra doğru positano sahiline indik.Kaldığımız otelin biraz aşağısında tobacco satan küçük bir market-büfe benzeri dükkan vardı.Hem kahve,hem sigara,hem küçük kekler-pastalar,bira,kadehte şarap ve taze kahve satan bir yer.Burası aynı zamanda,Positano’ya inen ve ring sefer yapan otobüslerin biletlerini de satıyordu.İnforariobus fiyatı 1,30 euro.ama bir biletle ya inersiniz ya çıkarsınız yani fiyat tek yön için.Gerçi Positano’da inişler çok kolay.Birbirinden güzel evlerin ve çiçeklerin yer aldığı merdivenlerden oluşan dik sokaklar sizi direkt sahile indiriyor.Positano’nun sahili yok denecek kadar az ve küçük.Ama bir o kadar da cıvıl cıvıl,limon kokulu,rengaren bir yer.Küçük dükkanlarda limon desenli seramikler,limon biçiminde kokulu mumlar,sabunlar,şekerlemeler…Sahilden sağa doğru devam ettiğinizde küçük ,dar bir yaya yolu ile biraz tırmanmaya başlıyorsunuz.O tırmanışta güzel bir restorant bulduk.deniz manzarası eşliğinde lezzetli bir öğlen yemeği yedik.Akşamları otelimizin terasında biz Ateş’le sohbet ederken,çocuklar içerde bilgisayar oyunları ve TV da çizgi film ile vakit geçirdiler.Zaten genelde çizgi film bitmeden uykuya daldılar.Böylece günün sonunda bir iki saat için bile olsa başbaşa bir tatile gelmişiz hissine de kapıldık.Gündüz otobüs biletlerini aldığımız tobaccocuda bir iki akşam dağ manzarasına karşı kocamla başbaşa keyif de yaptık.İtalya’da 3.gün Amalfi  için tıklayınIMG_3247IMG_3246IMG_3249IMG_3901

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://ailecekgeziyoruz.com/positano/

amalfi

Amalfi,Positano’nun doğusunda,Positano’ya sadece 20 km mesafede.Ama karayolu çok virajlı olduğu için normal bir 20 km ‘yi katettiğin sürede varamıyorsun.Yol yaklaşık 40-45 dakika sürdü.Yol üzerinde San pietro otel ve restorant var.Çok güzel bir otele benziyordu ve restorantı da oldukça meşhur ama kaldığımız otelden şöyle bir fiyat araştırması yaptık oldukça pahallı.Otelin bize söylediği fiyatlar güzel bir akşam yemeğinin kişi başlı fiyatı 100 usd şeklinde.Amalfi,positano’ya göre biraz daha büyük.en azından meydanı var.Meydanında büyük bir katedrali ve katedralin eteğinde cafeler var.Amalfi’nin kağıdı meşhur.Aldım tabiki..Kağıt ve kalem en sevdiğim ve çantamdan eksik etmediğim ikili.Küçük meydandaki kafelerden birinde oturup bir şeyler içtik.Ateş’e Pompei’nin kitabını almıştım ve onu okumaya başladı.Amalfi’ye doyunca küçük meydanın hemen dışında,sahil kenarından kalkan aynı otobüslerle Ravello’ya devam ettik.İtalya’da 3.gün Ravello için tıklayınız.

IMG_3248IMG_3200

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://ailecekgeziyoruz.com/amalfi/

ravello

Ravello dağın zirvesinde kurulmuş,küçük,yeşil,nefis bir kasaba.Orada Villa cimbrone bahçelerini gezdik.7 euro ücret ödeyerek aldığınız bilet ile içeri girdiğinizde,güzel bir bahçe,heykeller,yamaçtan aşağı muhteşem bir manzara ve güzel bir cafe sizi bekliyor olacak.içerde 11.yy da yapılmış tarihi binayı da görebilirsiniz.Ravello’da güzel bir öğle yemeği yedikl.Kendimize limonlu ve kavunlu yöresel içeceklerden satın aldık.Meydanında oturduk.Meydanda bir kaç ufak ve güzel resim galerileri var onları gezdik.Ayrıca bilboardlarda neredeyse tüm yazı kapsayan konser afişleri vardı.sanat ve doğanın iç içe geçtiği bu muhteşem kasabada Efe’nin yediği makarnayı paylaşmadan geçemeyeceğim.deniz mahsullü bu makarna fotografından bile ne kadar lezzetli olduğunu söylüyor..Yemekten sonra yine otobüs ile önce Amalfi ardından Positano’ya geri döndük.İtalya’daki 4.Günümüz için tıklayınız.Capri Adası

IMG_3171IMG_3093

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://ailecekgeziyoruz.com/ravello/

Capri Adası-Sorrento

IMG_3238

sorrento

IMG_3240

capri adası

14 Ekim 2013 İtalya’daki 4.günümüz..Terasdaki güzel kahvaltının ardından Capri’ye gitmek üzere yola çıktık.Güzel kahvaltı diyorum çünkü karşımızdaki mini bakkaldan domates,zeytinyağı,peynir,dana jambon,havuç ve taze ekmek gibi malzemeler alarak nefis bir kahvaltı ettik.Ardından her zamanki otobüs durağımızdan ama bu sefer diğer yöne doğru otobüs beklemeye başladık.İlk defa 40 dakika belkide 1 saat otobüs bekledik.Yollar o kadar dar ki özellikle iki büyük turist otobüsü karşılaştığında araçlardan biri trafiğin akışı için bir süre beklemek zorunda kalabiliyor.20 dakika ara ile gelmesi gereken otobüslerin  bu yüzden bazen 40 -50 dakika beklenmesi ve sonra  peş peşe gelmesi Positano’da çok sık rastlanan bir durum.Otobüs gecikmesi nedeni ile Sorrento’ya geç vardık.Ara sokaklarına dalıp keşfetmeye vaktimiz kalmadı.Pompei’den Sorrento’ya kadar tren var.Hatta yalnış söylüyor olmayayım ama napoli’den de var.Sorrento’dan sahile iniş asansör yada merdivenler ile.Sahilden Capri adasına motorlar kalkıyor.Ücret ucuz sayılmaz.4 kişi gidiş dönüş için 120 euro gibi bir fiyat ödediğimizi hatırlıyorum.Kısa bir yolculuktan sonra Capri adasına vardık..Adanın hemen merkezinden teleferik ile ana Capri’ye çıkılıyor.Hem adanın güzel manzarasını seyretmek hem de eski daracık sokaklarında dolaşmak çok güzel.Yemek yenilebilecek en güzel,en lezzetli yerlerden birinde yemek yedik.Ristorante La Capannina.www.capanninacapri.com

Ateş’in arkadaşı bizim için oraya rezervasyon yapmış.Normalde gittiğimiz saatte kapalı oluyor.Avrupa’nın çoğu şehrinde olduğu gibi burada da saat 15.00 den itibaren akşam 19.00’a kadar kapatılarak akşam yemeği için hazırlık yapılıyor.Biz rezervasyonumuz sayesinde girebildik.Güzel bir başlangıç,nefis bir balık ve ardından harika bir profiterol yedik.167 euro gibi inanılmaz pahallı bir hesap ödedik.Ama ne yalan söyleyeyim tatilin en nefis en lezzetli mekanıydı.Böyle bir hesap ödedik ama güzelliğini yıllar sonra bile hatırlayarak anlatabileceğimiz bir yerdi.Efe tortilla yedik.Bizim mantımız ama içinde peynir var.Tek kusuru tabakta bir porsiyona 5 tane falan konmuş olmasıydı.Duvardaki çerçevelerde pek çok ünlünün fotografı bulunuyordu.Mehmet Öz,Michael Douglas,Rod Stewart,Dustin Hoffman,Uma Thurman….Hepsinin burada yemek yerken çekilmiş fotografları.Yemekten sonra adayı biraz daha dolaştık.Ve sonra feribotla yine önce Sorrento sonra otobüs ile Positano.Positano’daki son gecemizde terasımızda nefis bir müzik ziyafetine kulak misafiri olduk.Aşağılarda canlı çalan bir müzik bizim odadan o kadar net duyuluyordu ki..En sevdiğimiz italyanca şarkılar çoğu Ajda’dan tanıdık..Buraya gerçekten yeniden gelinir.Güzel bir yer.İtalya’yı her gelişimde daha çok seviyorum.Sanırım bu gezinin de en güzel kısmını Positano’da geçirdik.İtalya’ya 5.günümüz;Roma yazısı için tıklayınız.

IMG_3107 IMG_3141
IMG_3147 IMG_3156

 

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://ailecekgeziyoruz.com/capri-adasi-sorrento/

Roma

Positano’daki güzel anıları yanımıza alarak sabah toparlandık.Ve 11.30 gibi yola çıktık.Otelin aracı bizi Napoli’ye kadar götürdü.Oradan hızlı trene bindik ve roma’ya gittik.Hızlı trende yemek için Napoli’den efe ile pizza alışımız ise neredeyse bir aile faciası ile sonuçlanıyordu.Pizzacıda siparişimizin pişirilmesi uzun sürünce trene ucu ucuna yetiştik.O sırada Ela ve Ateş bizi istasyonda bekliyordu.Ateş, Efe ile ben trenin  kalkacağı son dakikalara kadar istasyona gelmeyince o kadar merak edip endişelenmişti ki sanırım 14 yıllık evliliğimizde onu ilk defa bu kadar sinirlenmiş gördüm.Bu sinirin üzerine biz üçümüz yani çocuklarla ben pizzaları afiyetle yedik:)Roma’daki otelimiz tren garına çok yakındı.Bir otel faciası da orada yaşadık.Otel bir apartmanın 5.katındaydı.İstasyon bölgesi ise biraz gürültülü olduğu için bizimkileri otel konusunda yine memnun edemedim..Valizleri bırakıp hemen şehri gezmek üzere yola çıktık.Önce ispanyol merdivenleri ve ardından Aşk Çeşmesi’ne gittik.Hatta bir ara yağmur yağdı.Fantom’a giden yol üzerinde dar bir sokakta güzel bir restorantta akşam yemeğimizi yedik.16 Ekim Roma’daki son günümüzdü ve güneşli bir sabaha uyandık.Otelimiz merkez istasyona 300 mt yürüyüş mesafesindeydi.Önce yürüyerek otele çok yakın olan Santa Maria bazilikasını gezdik.Ardından soluğu Colosseom’da aldık.Burayı bir saat dolaştık.Vittoriano’nun tepesine çıkarak  Roma’yı kuş bakışı seyrettik.Ardından Pantheon’un önünden yürüyerek Piazza Novano’ya vardık.O gün akşam Efe ve Ela’nın burada portresini yaptırdık.Piazza Campo de Fiori’de yani çiçek pazarı bir kafede mola verdik.Burası sabir pazar.Makarnalar,çiçekler,zeytinyağları yani ne ararsanız mevcut.Bizde İstanbul’a götürmek üzere makarnalar aldık.Oradan yürüyerek Vatikan’a devam ettik.San’t Angelo kalesinin önünde Ela’nın güzel fotograflarını çektim.Vatikan müzesine ben çocuklarla girmek istemedim ve Ateş sadece kendisine bilet alarak girdi.Bense biraz çocuklarla bahçesinde oturdum sonra bahçedeki kalabalığın ve hızla akan sıranın içine karışarak bazelikayı gezdik.Vatikan’ın ardından Piazza del Popolo’da bir kahve molası verdik.Çocuklarla meydandaki pandomimcileri seyrettik.Oradan tekrar Novano’ya gelip çocukların kara kalem portrelerni yaptırdık.Akşam yemeğini aynı sokakta yedikten sonra otelimize geri döndük ve Roma maceramızı da tamamladık.Ama Vatikan’ı biraz daha uzun anlatmak isterim.Vatikanın elips şeklindeki bu meydanının tasarımını Bernini yapmış.Bu meydanı sağ ve soldan saran kemerler hristiyan topluluğunu kucaklayan kollar olarak yorumlanıyor.Bazelika’nın kapısından girince hemen sağda Michelangelo’nun Piata’sı duruyor.Bazelikanın içinde 147 Papa’nın gömülü oldugu söylenir.Eğer kubbesine çıkacak olursanız Roma bütün güzelliği ile seyredilir.Ama biz çocuklarla denemedik bile.Kilisenin kubbesi Michelangelo tarafından yapılmıştır.Kubbesine çıkmak için sanırım 551 basamak tırmanmak gerekmektedir.İçerdeki asansör sadece 200 basamaklık kısmı çıkmaktadır.Bu denemeyi belki bir başka Roma seyahatinde yapabiliriz.İşte bir tatilin daha sonuna geldik.İtalya ,havası,doğası,yemekleri,tarihi geçmişi ile bir değil bir çok defa gidilecek bir ülke bence.Biz bu gezide en güzel bölgelerinden birini gördük.Positano zaten telafuz ederken bile şiir gibi.Umarım bir gün kocamla yine geliriz ve çocuklarımız ile birlikte yaptığımız bu geziyi deniz kenarında limonçellomuzu yudumlarken anarız.9 kasım 2013 Çengelköy

IMG_3236

IMG_3370

IMG_3369

IMG_3373

IMG_3407

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://ailecekgeziyoruz.com/roma/

Translate »