Artık evimiz haline gelen otelimizden eşyalarımızı toplayarak ayrıldık ve bir taksiye binerek şehir içindeki Europcar’ın yolunu tuttuk.Peugeot 207 model ,manuel vitesli küçük bir araba kiralamıştık.Valizimiz ve bebek arabasını sığdırabilmek için iç kapağı çıkarttık.Arabayı teslim aldığımız yer minik bir AVM tarzı yerdi.İçinde market de vardı.Marketten meyve,atıştırmalık bir şeyler,Ela için süt ,yogurt vs aldım.Güzel minik baget ekmekler,kaşar peynir ve somon da aldım.İyki de almışım bunlar öğlen yemeğimiz oldu.Arabaya kavuşunca ,-”şu şehri hep yer altından kat ettik biraz arabamız ile gezelim ”dedik,marinaya kadar geldik ama daha fazla oyalanmadan yola çıkmaya karar verdik ve Girona tabelalarını izleyerek otobana bağlandık.İlk hedefimiz Montserrat’dı.
MONTSERRAT
Buraya gidebilmek için şehirden çıkışı B10 yolunu alarak yaptık.Zaten B10 tabelası şehir merkezinden itibaren karşınıza çıkıyor.Daha kolayını da söyleyeyim.Kristof Kolomb’un önünden Montjuic tepesi yönüne doğru döndüğünüzde B10 yazıları başlıyor.Burası yaklaşık 56 km’lik bir yol.Ayrıca yol da gayet keyifli.Yol boyunca tekerlemeler,şarkılar,kelime oyunları eşliğinde eğlenerek vakit nasıl geçti anlamadık.Montserrat nereden çıktı derseniz,burayı hem İstanbul’da yaptığım şehir araştırması sırasında keşfettim hem de gittiğimde gördüm ki bir çok şirket buraya kişi başı 53 euro gibi fiyatlarla yarım günlük turlar düzenliyor.Burası aslında Katalanların hac merkezi.Dağın zirvesinde bir manastır var.Resmen kayaların içine oyulmuş.Montserrat dağının 3 büyük zirvesi var ve en yükseği 1236 mt.Manastır bir çok ziyaretçi tarafından yılın her dönemi ziyeret edildiği için hep kalabalık.Burada çocuklardan oluşan Montserrat korosu adlı bir de koro var ve manastıra gelenleri karşılıyorlar.Finiküler ile çıkılan zirve Katalan köylerini ayaklarınız altına serecek yükseklikte..
Eğer sıkılmazsanız , öğrendiğim kadarı ile bu manastırın ve koronun hikayesini de burada sizinle paylaşmak isterim.Hikaye 880 yılında geçiyor.Montserrat Dağında yaşayan çocuklar bir gün dağın zirvesinde oyun oynarken gökyüzünden parlak bir ışığın indiğini görüyorlar.Aynı zamanda ilahi sesi de duyuyorlar.Evlerine gidip bu olayı aileleri ile paylaşıyorlar.Anne ve babalar şaşırarak ama çocuklarının dürüstlüğüne de güvenerek ertesi gün onlarla aynı yere gidiyorlar.Bu deneyimi onlar da yaşıyor.Bu olayı izleyen 1 ay boyunca tekrar etmesi tanrıdan işaret olarak yorumlanıyor.Dağda bulunan bir mağara da kutsal Meryem’in işareti olarak kabul ediliyor ve katolikler için kutsal hac ziyareti bu şekilde Montserrat’a başlıyor.Bugün çocuklardan oluşan koro da o günlere atıfta bulunuyor.
Arabamızı dağa çıkan teleferiğin hemen yanındaki otoparka park ettik.Yaklaşık 20 dakika sonra teleferik geldi ve muhteşem manzaralar eşliğinde zirveye ulaştık.Zirvede bizi karlar karşıladı.Yukarısı kalabalıktı ,bir okul gurubu da gelmişti ve çocuklar kartopu oynuyordu.Bazelika ve kiliseyi gezdik.Aynı zamanda bir müze var ama onu gezmedik.Meryem Ana’nın mağarasına çıkmak için dik bir finiküler daha gördük ama hava şartları nedeni ile kapalıydı.Çocuklarla kartopu oynadık,fotograflar çektik.Biraz kafede ısındıktan sonra tekrar aşağı indik.Burası yaz yada kış her mevsim uğranılabilecek güzellikte bir yer ve eğer programınız içine alırsanız pişman olmazsınız.
GİRONA
Girona’ya alacakaranlıkta vardık.Biraz sokak aralarında dolandık.Daracık sokakları iki kol açıklığı genişliğinde ve şehrin içinden Onyar nehri geçiyor.Şehirde bir havaalanı da var ve şehir merkezine 20 dakika mesafede.Akşamın o saati olmasına rağmen Girona gözümüze çok güzel geldi.Arabamızı bıraktıktan sonra güzel bir yemek yiyebileceğimiz yer bakındık.Küçük bir meydanda şık bir restorant dikkatimizi çekti.Kuruluş tarihi eskiydi ve vitrinine menünün üzerindeki yemeği seçtiğinizde fotografının çıktığı digital bir pano koymuşlardı.Bir kaç tanesinin üzerini tıkladık ve çıkan fotograflar karar vermemize yetti.Tek sorun 20.00 de açılacak olmasıydı.Biz de biraz oyalanmak için bir kafede oturduk.(Cafe Royal).Ben bir süre bloğum için günün notlarını tuttum.Aslında bizden ziyade Ateş oturdu.Çünkü çocuklar birer bardak sıcak çukulata ve ben de bir fincan çay içtikten sonra Ateş’i orada bırakıp hala açık olan ,dar sokaklardaki dükkanları dolaşmaya başladık.İspanya bir tekstil cenneti.10-40 euro arası fiyatlarla çeşit çeşit trikolar,bluzlar vardı.Oyuncakçılar,kitapçılar,antikacılar…Her birini dolanarak vakit geçirdik.Ardından Ateş’i de alıp Casa Marieta adlı 1860 yılından bu yana geleneksel Katalan yemekleri sunan bu restoranta geçtik.www.casamarieta.com
Ateş başlangıç olarak közde patlıcan üzerinde ançuez bulunan bir yemek sipariş etti.Ben içinde karidesler de bulunan bir ördek yedim,Efe’de ördek söyledi ama onun ki benim ki kadar başarılı değildi.Vişne sosluydu ama eti biraz sertti.Yemeğin ardından ben Catalan Brüle sipariş ettim.Efe ise sufle söyledi.Her ikisi de çok güzeldi.Fiyat da gayet makul geldi..
Otelimiz buraya iki dakikalık yürüme mesafesindeydi.Bugünü de keyif ve huzurla tamamladık. Barselona’daki 6.gün için tıklayın,
Bunlarda İlginizi Çekebilir
Son Yorumlar