Billund-Legoland

2 Ağustos 2013 güzel bir sabaha uyandık.Bir Ateş Şakrak klasiği olarak otelin kapısının önünden bindiğimiz taksi ile havaalanına yola çıktık.Taksi şöförü türk’dü.Yol boyunca kendisi ile sohbet ettik.Kopenhag’daki intihar olaylarından,kışın uzun ve karanlık günlerinden,havanın soğukluğundan,hiç durmadan yağan kardan,göç,istanbul…kısacık yola herşey sığdı.Küçücük tek motorlu bir uçakla 50 dakika sürecek Billund uçuşumuz başladı.

Uçak o kadar küçüktü ki sanki özel uçağımız ile yolculuk ediyor gibiydik.Billund çok küçük bir şehir.öyle ki havaalanından otel bile neredeyse yürüyüş mesafesinde.küçük ama bir o kadar da yeşil.Otelin çevresinde bol miktarda karavan vardı.Yemyeşil bir yer olması nedeni ile herhalde camp alanları ve caravan parkingleri oldukça fazlaydı.Otelimiz Legoland’e yürüyüş mesafesindeydi.Bir gün Billund’a yeniden gelecek olursak araba ile gelmek isterim.çünkü dönüş yolunda gördük ki o kadar güzel köy ve kasabaları var ki insanın oralarda mutlaka kalası geliyor.Otelimize eşyalarımızı bırakıp doğru legoland’e koştuk.Ela bebek arabasında,Efe onu itiyor ,biz kocamla elele,eğlenceli bir güne hazırız !!..

Legoland herşeyin legodan oluştuğu,polarland,adventureland,knights kingdom,miniland gibi yanyana bölümlerden oluşan güzel bir eğlence parkı.Legolandlerin de en büyüğü..İlk gün aklımızda kalanlar;polarland kısmındaki ridelar,miniland’de Ela’nın neşeli oyuncakları,sulu oyunların olduğu alan,adventure kısmında Efe’nin kendi kullandığı arabalar,pirateland’deki sulu bir oyun olan korsan oyunu güzel ve eğlenceliydi.Üstelik amerika yada paris disneylandleri kadar da uzun sıralar beklemedik.Klasik olarak ayaklarımız kopuncaya kadar dolaştık.Ateş bir bankta öğlen uykusunu ihmal etmedi tabiki..Parktan son çıkan biz olduk.Öğlen park içindeki restorantlardan birinde açık büfe menüden yedik.

Otelimizde odamızın tam girişinde bir trombolin vardı.Koca gün legoland’de tepinen bizim çocuklaırmız değilmişcesine öyle bir zıpladılar ki çıplak ayakla ve ter içinde kalıncaya kadar…amerikan filmlerinde orta sınıfın da altında aileler vardır ya çocuklar kapının önünde oynar,ev küçücüktür,kadın mutfakda yemek pişirir ve kapıdan çocuklara seslenir,içeride sinekler kapıda köpekler öyle bir haldeyiz.İçerisi o kadar sıcaktı ki ve klima da olmadığı için mecburen içeri hava girsin diye odanın kapısını açık bıraktım bu yüzden de tüm kara sinekler odaya doldu.Karasinekler gece uyur diye düşündüm ama sabah bizden önce uyanacaklarını hesaplamadım..Ateş o gece bile orada kalmamızı istemedi.resepsiyonu arayarak durumu anlattı.onlar da o gece değil ama ikinci gece bizi otel konseptinde olan binada ağırladılar.Yazının devamı için tıklayınız.Kopenhag-Oslo