Prag -1.gün 22 aralık 2013

Prag Avrupa şehirleri arasında bambaşka bir yere koyacağım güzellikte, şiir gibi bir şehir. Küçücük meydanı, tablolardan çıkmış güzellikte köprüsü, geceleri harika dinletilere sahne olan kiliseleri ve kendine özgü lezzetleri ile özellikle de Noel zamanı gitmenizi tavsiye ediyorum. Biz nasıl gittik, nasıl seçtik hemen anlatıyorum.

IMG_4307IMG_4367

IMG_4387

Bu seyahat diğerlerinden farklı olarak karı koca baş başa yaptığımız bir kaçamak oldu. Aslında yola çıkış amacım Noel zamanı süslemeleri, açık pazarları, yeni yıl eğlencelerini görmek ve o coşkuyu yerinde yaşamaktı. İnternetten kısaca araştırdım ve Almanya’da, Prag’da kurulan Noel pazarlarının diğerlerinden çok daha büyük, eğlenceli, müzikli ve kalabalık olduğunu okudum. Almanya iki gece gibi kısa bir sürek  kalmak için büyük bir ülke. Ama Prag 22-24 aralık tarihli bu mini  gezimiz için kesinlikle doğru adresti. Cuma sabahı THY Prag uçağı ile AHL’den yola çıktık. Yaklaşık 3.5 saat süren bir yolculuktan sonra Prag’a vardık. Havaalanında bizi karşılayan araca bindik. Şehir merkezi , çok da uzak olmayan bir mesafedeydi. Otelimiz ise Old Town denen bölgede yani Prag’da gezilecek yerlerin tam kalbinde. Oteli booking.com dan ayarlamıştım. Uzun zamandan sonra nefis ve bol çeşitlerle kahvaltı edebildiğimiz bir otele denk düşmüştük. Adı ”Hotel Paris Prague’ ‘Eşyalarımızı otele bıraktığımız gibi şehre koştuk. Önce lobideki görevliden geleneksel çek yemekleri yiyebileceğimiz bir yer önermesini rica ettim. Ördek eti yiyebileceğimiz bir yer tavsiye etti. Restoran’ın adı ”U Madre Kachnicky” dekorasyonu eski eşyalarla yapılmış, mavi rengin hakim olduğu bir yerdi. İkimizde farklı çeşnilerle tatlandırılmış ördek yedik ve ikisi de çok lezzetliydi. Yemeğin yanında garnitür olarak kavrulmuş mor soğan ve mor lahana sotesi ve patates püresi vardı. Güzelce karnımızı doyurduktan sonra şehri gezmeye başladık. Şehri ikiye ayıran nehrin adı Vitava. Prag’da başlayan bu nehrin uzunluğu 1.134 km. Nehrin üzerini süsleyen güzel köprüler var. Ama en güzeli tabiki Karl Köprüsü.1357 yılında yapılmış bu taş köprünün üzerinde ressamlar, gösteri yapanlar, müzik çalanlar, hediyelik eşya satanlar var. İki ucunda kuleler bulunan bu köprüyü yaklaşık 30 tane güzel heykel süslemiş. Kulelerin tepesine çıkılabiliyor. Bizde çıktık ve şehrin manzarasını seyrettik. Şehrin her tarafında rengarenk süslemeler, meydanında ise Noel pazarları kurulmuştu. Pazarda  çeşit çeşit yiyecekler; patates, sosis, krepler. Ama içlerinde benim en sevdiğim ve iki gece üst üste yediğim trdelnik oldu. Tredelnik denen bu geleneksel yiyecek aslında bir hamur. Hamuru bir şişin çevresinde horizontal şekilde sarmışlar odun yada kömür ateşinde yatay vaziyette sürekli dönerek pişiyor ve şeker ve tarçına bulanarak servis ediliyor. Sıcak çikolata, tarçınlı sıcak şarap, geleneksel çek biraları. Sıcak çikolatayı da denedim ve gerçekten eritilmiş çikolata içtiğimi hissettim. Prag’da beni büyüleyen diğer bir güzellik ise her yerden fışkıran müzikdi. Tüm kiliseler konser alanı olarak kullanılıyordu. Kiliselerin önü, şehir meydanları, oteller her noktada gün içindeki dinletiler için bilet satılıyordu. Bunun önce Noel’e özgü olduğunu düşündüm. Ama sonradan öğrendim ki Prag’da her zaman tüm kiliseler konserler için de kullanılıyormuş. O kadar çok kilise ve doğal olarak o kadar çok konser vardı ki..Vivaldi, Mozart, Bach, Verdi, Schubert.. Hangisini dinlemek istediğine karar ver yeter. Biz ilk gece belediyenin konser salonundaki klasik müzik konserini tercih ettik. Smetana Hall.(municipalhouse) akşam saat 8 de konser başladı. Salon çok kalabalık değildi. Ama buna pek şaşırmadım çünkü o kadar çok seçenek var ki hepsinin dolu olması da pek mümkün değil.www.ticketportal.cz adresinden internet üzerinden de biletlerinizi alabilirsiniz. Vivaldi’nin winter’ı muhteşemdi. Araya serpiştirdikleri christmas şarkıları da çok güzeldi. Dinletilerin hepsi 1 saat sürüyor. Konser çıkışı çok acıkmıştık. Meydana doğru giderken gözümüze bir İtalyan restoranı çarpmıştı. Adı Ambiente Pasta Fresca. İki katlı, nefis dekore edilmiş, bugüne kadar yediğim en iyi tiramisuyu yapan yer desem abartmış olmam. O güzelim menüde Ateş, risotto seçerek çok iyi bir tercihde bulundu. Benim seçtiğim somonlu makarna maalesef risotto kadar iyi değildi. Yemek sonrası, soğuk Prag gecesinde, üşüyerek ve el ele otelimize döndük. Yazının Devamı İçin,2.GünIMG_4445IMG_4424

Bu yazının kalıcı bağlantısı http://ailecekgeziyoruz.com/prag-1-gun-22-aralik-2013/

Bir cevap yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 

Translate »