Efe’nin TYF Ege Bölge kupası yarışları nedeni ile yolumuz İzmir’e düştü.Yarışların yapılacağı hafta zaten Efe’nin okulu da tatil olduğu için bizim için zamanlama gayet iyi oldu.4 Nisan Cumartesi günü her zamanki Pegasus uçağı ile baba oğul Bodrum’a gitti.Efe iki gün normal antreman yapacaktı.Pazartesi ve salı serbest gündü ama yanında ödevlerini de götürdüğü için pek de serbest zaman olmayacaktı.Çarşamba günü de klüp ile birlikte minibüse doluşup arkalarında yelkenleri,tekneleri uzun bir yolculuk ile İzmir yolu onları bekliyordu.
Ela ve ben onlara cuma günü eşlik edecektik ancak hafta başı Efe hastalanıp hastanelik olunca ve telefonlarda annemi özledim diye ağlayınca tabiki ben planları öne aldım..Ela ile çarşamba akşamı İzmir’e uçtuk..Ateş bizi havaalanından karşıladı ve ailemiz bir araya geldi..
8 NİSAN ÇRŞ
Efe sabah Era Yelken Klübü ekibi olarak yollara düştü.Ateş Bodrum’dan onları yolcu ettikten sonra Selçuk,Efes gezerek İzmir’e gelmiş.Benim en sevdiğim aylar Nisan ve Mayıs’tır.Özellikle Ege ve Akdeniz’i gezmek için bu aylar idealdir.Hava genelde ne çok sıcak ne çok soğuk olur.Gerçi bu yıl Nisan ayı soğuk oldu.Bahardan ziyade kışa yakın bir ay geçiriyoruz.İzmir de çok soğuktu.Akşam şehre geldik ve Ateş havaalanından bizi karşıladı.Otele uğramadan Efe’nin özlemi ile onların konakladığı tesisin yolunu tuttuk.İzmir -Çeşme yolunda Torasan Mevkiini geçtikten sonra İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünde konaklıyorlardı.Tesise vardığımızda Efe ve arkadaşları da antrenörleri ile birlikte Urla merkezdeydi.İnanılmaz bir fırtına vardı.Efe’nin kampüsünün olduğu yer uçuyordu resmen.Bir süre bekledikten sonra Urla Migros’tan geldiler.Her gün 5 tl harcama hakları varmış.O günkü haklarını kullanıp gelmişler:) Takımın programını bozamayacağımız için Efe’ciğin yanında fazla kalamadık ve İzmir’e döndük.Otelimiz Basmane tarafında Ramada Otel’di.Gayet temiz ve rahat..Kesinlikle tavsiye edebileceğimiz bir otel..Gece Alo oda servisi yaptık ve ardından uyku:)
9 NİSAN PRŞ -URLA
İzmir’in sayılı soğuklarından biri yaşanıyordu.Arabadan inmekte zorlanacak kadar soğuk.Hava durumu haftasonuna kadar rüzgar ve yağış gösteriyordu.Zaten yelken yarışlarının da haftasonuna kadar olan kısmı iptal edilmişti.Biz yarışların yapılacağı yeri Urla zannediyorduk.Henüz iptal edildiğini de bilmediğimiz için Urla’ya geldik.Küçük ve güzel sahil kasabası olan Urla’ya sevgili kocacığım ile 13 yıl kadar önce gelmiştik.Yorgo Seferis Butik Otel’de 2 gece kalmıştık.Kıyıdaki balıkçılarda yemek yemiştik.Bu sefer yanımızda Ela ile birlikte yine Yorgo Seferis’e geldik.1900 yılı Urla doğumlu Yunanlı şair bu evde yaşamış.1963 yılında nobel ödülü almış ve 1971 yılında vefat etmiş.Türkçeye çevrilmiş eserleri Varlık Yayınlarından basılmış.Bu evi Ankaralı fotografçı Muzaffer Sümer bey ve ailesi alıp butik otele çevirmiş.Böylece güzel taş bina ,geçmişin izleri ile birlikte bizlerin de kullanımına açılmış.Dışarıda fırtına varken taş binada sıcacık şöminenin karşısında kocamla kahvelerimizi içtik.Ela’cık ise şöminenin yanında şımarıklık yapan köpek ile güzel vakit geçirdi.Urla bir çok yere yakın mesafesi ile ulaşım açısından da çok kolay.Çeşme,Alaçatı,Seferihisar,Sığacık,Mordoğan,Karaburun,Foça,Selçuk bir haftalık bir gezide uğrayabileceğiniz popüler yerlerden bazıları..Urla’da tam enginar mevsimine denk geldik.Pazara sepetler içinde getirmişlerdi ama İstanbul’a kadar saklamak ve götürmek zor olur diye alamadım.Sahil diye yazan bir tabela yol ayrımı yapıyor.O yola girerseniz yaklaşık 3-4 km boyunca sahile paralel gidip çeşme altı denen mevkiye varıyorsunuz.Burası da yazlıkların olduğu denizin dibinde yerleşim.
Efe’lerin kampüsü yani İYTE (İzmir Yüksek Teknoloji Enst.)Gülbahçe Köyünde.Yelken yarış ve antremanlarının yapıldığı yer ise Torasan Mevkiinde ve tesisin adı, Göztepe Spor Klübü Urla Yelken Şubesi olarak geçiyor.Antreman yaptıkları tesise uğradık ama çocukların yanına belli saatler dışında gitmek yasak olduğu için fazla rahatsız etmeden vedalaşıp ayrıldık.
İzmir’e döndük ve güzel şehir İzmir’i araba ile dolaştık.İstanbul ile mukayese edilemeyecek kadar düzgün,sakin,daha az trafiği olan,insanların daha az stresli olduğu bir şehir.Özellikle sahil şeridine çok modern ve güzel evler yapmışlar.Saat kulesi,Kemer Altı,Kordon,Konak,Poligon,Buca,Alsancak,Bornova,Güzelbahçe,araba ile gezdiğimiz yerler oldu.
Kordon’da balık nerede yiyebiliriz diye İzmir’li bir arkadaşımıza sorup tavsiye aldık.Veli Balık Pişirici.İzmir’de büyün balıkçılar neden balıkçı değil de balık pişirici işte onu anlamadım.Güzelbahçe yolu üzerinde de sıra sıra balık pişiriciler var.Denize sıfır..Veli Balık’da bizim gittiğimiz saat henüz iş çıkış saati olmadığı için sadece 1 masa doluydu.Güzel bir dil şiş (buranın favori balığıymış) ve barbun yedik.Yeşil salata,bir kaç meze..Lezzet,samimi ortam,manzara…Bence kötü olan hiç bir şey yoktu.Yemekten sonra otelimize döndük.Zaten Ramada,Kordon’a yaklaşık 1 km..Neredeyse yürüme mesafesi yani..
10 NİSAN CUMA ALAÇATI
Bugün de hava çok kapalıydı ve yarış olmadı.Efe’ler İzmir’e inmişler ve orada takım olarak vakit geçirmişler.Biz aile görüş saati akşam saat 20.00-20.30 arasında olduğu için o saate kadar gezmek üzere Alaçatı’ya gittik.
ELA VE ALAÇATI
Yazın iğne atsan yere düşmeyecek olan Alaçatı gayet sessizdi.Normalde boş masa zor bulunan Köşe Kahve’de istediğimiz kadar oturabildik..3 saat kadar:) Ateş orada oturup Ela’nın Fransız okulu ile yapacağı görüşme için Fransızca konuşma metni ile uğraştı.Biz de o arada Ela ile Alaçatı’nın altını üstüne getirdik.Sakız reçeli aldık.Hediyelik eşyalar satan minik dükkanları dolaştık.Alaçatı biz görmeyeli yapılaşmanın kurbanları arasına katılmış.Çarşı içinde bildik,eski şirin dükkanlar kendini koruyor ama çarşının dışına çıktığınız gibi ortalık sitelerden geçilmiyor.Tamam şık ve güzel evler.Hatta büyük bir kısmı taş ev ve mimarisi cumbalı balkonları ile geleneksel mimariye uyumlu..Fakat çok fazlalar.İnsanın gözüne batacak kadar çoklar.Benim için Alaçatı’ya gidilecek yegane mevsim işte bu çokluktan uzak durabilmek için Nisan -Mayıs yada Eylül-Ekim ayları. Öğleden sonra iyice acıktık ve internetten Kabakçiçeği adlı bir restorant bulduk.Doğma büyüme Alaçatılı olan bir aile işletiyor ,biri henüz 6 aylık olan iki çocuklu bir aile..Küçük,sakin,temiz bir dükkan.O gün evin reisi dağdan bayırdan türlü türlü otlar toplamıştı.Onların kimisini haşlayarak kimisini kavurarak saklayıp yaza hazırlıyorlarmış.Kışın genelde gece yarısından sabahın ilk ışıklarına kadar balığa gidiyorlarmış.Tuttukları balık ve ahtapotları da dondurucularda saklayarak yine yaza hazır ediyorlarmış.O gün et sote,enginarlı pilav ve muhtelif otlardan karışık mezeler yedik.Alkolsüz bir yemek için 3 kişi 124 tl ödedik.Gerçi Ela’ya ekstra bir şey söylemedik.Bizim için söylenenlerden yedi.İstanbul’un en yoğun trafiğinde nasıl arabalar saatlerce ilerlemez öyle durur yazın da Alaçatı’da öyle yaya trafiği oluyormuş.Dakikalarca adım atmak için bekliyormuş insanlar.Yemeğimizi yerken sanki evlerine misafir olmuşcasına bunları konuştuk.Sonrasında Efe’yi görmek üzere Yüksek Teknoloji Enst.Kampüs alanına yola çıktık.Efe’yi görmekle iyi mi yaptık kötü mü yaptık bilmiyorum.Çünkü bizi görünce ağlamaya başladı.Halbuki çok eğlenceli bir gün geçirmiş.Odada arkadaşları ile oyunlar oynamış,keyifle yemekler yemiş,serviver izlemişler:)Ama bizi görünce özlem ağır bastı sanırım.10 dakika görüp biz doğru İzmir’e devam ettik.
11 NİSAN CUMARTESİ SEFERİHİSAR
Sabah yarış olabilir diye Torasan mevkiine geldik.Hava yine çok rüzgarlıydı ve yarış iptal edilmişti.Efe hocaları ve arkadaşları ile teknelerin arasındaydı.Onu bir süre görüp biz Seferihisar’a gitmeye karar verdik.Bulunduğumuz yere 24 km uzaklıktaydı.Seferihisar ile ilgili size bilgi;Seferihisar Cittaslow bir yerleşim.Ben ilk defa bu kavramı eşimden duydum.Merak ettim araştırdım ve okuduklarım ile %100 hem fikirim.http://cittaslowturkiye.org/?page_id=1063.Lütfen bu linkten ne olduğunu ve felsefesini okuyun.Türkiye’de 9 belde bu birliğe üye olabilmiş.Üye olmak için gerekli kriterleri sağlamış.Bu kriterlerin içinde tarımda GDO kullanımının yasaklanmış olmasından,organik yerel ürünlerin kullanılması,esnaf ve zanaatkarların desteklenmesi,bisiklet yollarının olması,internet ağına sahip olması gibi pek çok faktör var.https://youtu.be/mXvZ4nnp
Seferihisar’ın içine arabamızdan inmeden şöyle bir bakınıp Seferihisar’ın iskelesi olan Sığacık yönüne devam ettik.Sığacık,tarihi ve doğal güzellikleri içinde barındıran bir yer.En eski yerleşim yerlerinden biri olan ve Lyonlar tarafından kurulan Teos antik şehrinin kalıntıları halen görülebilir durumda..Kalesinin çevresinde balıkçı tekneleri ve kale içindeki daracık,çiçekli sokaklarında pek çok güzel gözlemeci ve dükkanlar var.Bu kale Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos seferine çıkacağı dönem yapılmış.Sığacık’ın sembolü salyangozlar.Küçük sanat atölyelerinde pek çok deniz taşına salyangozlar renk ve ilham vermiş.Pazar günleri kalenin içinde yerel organik pazar kuruluyor ve pek çok kişi buraya alışverişe geliyor.Sığacık’ın becerikli bayanları yöresel yemekleri olan gözleme,nohutlu mantı ve samsades tatlısını tezgahlarında satıyorlar.Samsades Tatlısı,şeker lor peyniri ve tarçın’ın hamurun içine konarak kızartılması ve üzerine şerbet dökülmesi ile yapılan bir tatlı.
Kalenin diğer tarafında balıkçılar var.Biz tercihimizi Ermiş Balık Pişirme Evinden yana kullandık.Zaten hepsi yan yana dizilmiş yerler.Sezon balıklarından yedik bir kaç meze,alkol yok..zaten dükkanlar alkolsüz.120 tl hesap ödedik.
Yemeğin ardından oğlumuza uğrayarak otelimize döndük.Efe’lerde Torosan mevkiindeki Göztepe tesislerinde döner partisi yapmıştı.Biz o kadar toktuk ki kokusu bile ilgimizi çekmedi.
12 NİSAN PAZAR BÜYÜK YARIŞ VE FİNAL GÜNÜ
Nihayet hava şartları tam çocukların istediği gibiydi.Saat sabah 10’da yarışçılar denize açıldı.Yarışın yapılacağı parkur görüş mesafemiz içinde değildi.Bizde araba ile Mordoğan yönüne giderek izlemeye çalıştık.Ama o noktada da ,dürbünle dahi izlemek çok zordu.Bizde en azından her etabın sonucunu tesisde bilgisayardan öğrenelim ve takip edelim diye geri döndük.Lazer yarışların sonucu geldi ama optimistçilerin ki gelmedi.Çocuklar 3 yarış yapmış.Sanırım 250 sporcuydular.Saat 16.00 da karaya döndüler.Efe 3 yarışı da diskalifiye olmadan tamamlamıştı:)%50 lik dilime kalması halinde Mayıs ayında Marmaris’de yapılacak federasyon kupasına katılabilecekti.Uçağa yetişmemiz gerektiği için biz ödül törenine kalamadık.Yol boyunca internetten sonuçları takip ettik.Ama öğrenmemiz pazartesi gününü buldu.Efecik 61.olmuştu.%50 lik dilime girebilmesi için 56.olması gerekiyordu.Ama antrenörü ”kesin sonuçları bekle Efe belki de gideceksin” diyince Efe çok mutlu oldu.Gerçi gidemese ne olacak, daha yarışlar bitmez.Mayıs ayında Muğla il yarışı var .Önemli olan bunu deneyimlemek..
Uçağımıza yetiştik..Güzel bir 4 gün geçirdik.Ege özellikle bahar aylarında her zamankinden daha güzel.Sakin,ılık,huzur dolu.
Sığacık-Seferihisar bu geziden aklımda kalan en güzel yer oldu.Özellikle Cittaslow üyesi olması benim bu konuyu araştırmama ve bir çok yeni şey öğrenmeme yol açtı.
Bunlarda İlginizi Çekebilir
Son Yorumlar