Huser Yaylası’na çıkan yol, Ayder Yaylası’nın içinden geçiyor. Ayder maalesef artık büyük şehrin yayla versiyonu olmuş. O kadar kalabalık ki içinden geçmek iş çıkış saati köprü yolunda tıkalı kalmak gibi. Çamlıhemşin – Huser arası iki saat sürdüyse bunun bir saati Ayder ‘den çıkmakla geçti. Çok fazla Arap turist var. Artık onlara turist denir mi bilmiyorum çünkü her yerdeler, kalabalıklar. Seyrek olan biziz. Yöre halkı memnun olmasa da esnaf memnun. Tüm tabelalar Arapça ‘ya dönmüş. Türk müşterilerin pek yüzüne baktıkları söylenemez. Yolun o kısmını sabırla tamamladıktan sonra Ayder çıkışından Huser Yaylası yönüne kıvrılıp, tırmanışa başlayabilirsiniz. Pokut ve Sal yolundan farkı var mı diye merak edecek olursanız, Pokut ve Sal sanki Uludağ’a patika bir yoldan çıkıyormuşçasına yeşil bir yoldu. Çam ağaçlarının arasından keskin U dönüşleriyle ve çukurlara gire çıka ilerliyorsunuz. Burası daha farklı. Huser’ de yol geniş ama bir yanı uçurum. Çünkü yol boyunca ağaç bitki örtüsü yok. Sanki birden Nevada’nın sarp kayalardan oluşan dağlık bölgelerinde bir filmin içindeyiz. Ve tırmanışa başlar başlamaz ilerideki vadinin içine su gibi yayılan bulut tarlası nefis bir görsel şölen olarak önümüze serildi. Sürekli fotoğraf çekme isteğimize biz de engel olamadık. Nasıl istemeyelim ki! Uçak kokpitinde bulutların üstünde seyahat etmek gibi burada olmak. Üstelik ayaklarımız yere basarken. Böyle bir güzellik dünyanın neresinde vardır bilmiyorum. Şansımıza yılda üç beş kere rastlanan açık ve güneşli bir gündü. Genelde tur şirketleri, yaylaya çıkmadan önce, yukarıyı arayıp soruyorlarmış manzara net mi, hava açık mı diye. Çünkü onca yolu çıkıp hiçbir şey görmeden (bulutların içinde) geri dönmek de var. Eğer vaktinizi planlayabilirseniz yol üzerindeki Avusor Yaylası’na da uğramanızı öneririm. Huser’e çıkarken yaylayı göreceksiniz. Telefon çekmiyor. Elektrik diğer yaylalarda olduğu gibi güneş enerjisiyle üretiliyor. Avusor’a bir saat yürüyüş mesafesinde buzul gölü var. Kaçkar dağlarının eteklerindeki bu göl bizim için başka bir seyahatin konusu olsun. Huser Yaylasında bulutların üzerinde uçacağınız bir salıncak ve güzel fotoğraflar çekmeniz için bulut denizinde gidiyor hissi veren kayık sizi bekliyor. Bir şeyler atıştırabileceğiniz, çay, kahve, su içebileceğiniz büfe ve önündeki tahta banklar, gün batımına kalacaksanız ideal. Eğer minibüsle çıktıysanız gün batımını izlemek güzel olabilir. Zaten bu amaçla akşam üzeri yola çıkan araçlar var. Ancak kendi arabanızla bu zor olabilir. Çünkü yol gündüz bile çetrefilliyken gece karanlıkta, çukurları ve uçurumu görmeden gitmek için bence riskli. Günün sonu Çamlıhemşin Patika Pansiyon’dayız. Üç yaylayı bir güne sığdırdık, zaferimizi kutlayalım. Güzel bir yemek, mis gibi bir duş, yumuşacık, tertemiz bir yatak…
Bunlarda İlginizi Çekebilir
Son Yorumlar